Karşıyaka Belediyesi tarafından kentin kültür ve sanat kenti kimliğini güçlendirme vizyonuyla Bostanlı Şehitler Bulvarı üzerindeki katlı otopark binasının çatısında oluşturulan Çatı Bostanlı hakkında bilgi veren Tugay şunları kaydetti: “Bu alan İzmir Büyükşehir Belediye’mize ait katlı otopark binasının terası, daha önce burada spor tesisi ve sosyal tesisi olan bina vardı. Birkaç senedir kullanılamıyordu, ondan önce de sürekliliği sağlanamamış; çeşitli işletmecilere verilmiş, işletmeciler kısa sürede bırakmıştı. Burası Bostanlı, bizim sosyal alan oluşturmakta zorlandığımız bir yer, biz de bu değerli alanı sosyal ve kültürel amaçlı değerlendirmek istedik. Büyükşehir Belediye’mize ricada bulunduk kabul ettiler, meclis onayıyla burayı bize kiraladılar. Biz bu alanda projelendirme yaptık; daha önce yapılan yapıları kaldırıp bu binaları yaptık.”

“ÖZEL VE ÖNEMLİ BİR SERGİ”

Çatı Bostanlı’nın açılış sergisi olma özelliği taşıyan ‘Ateş Çemberinde İzmir’ sergisinin niteliği bakımından çok özel ve önemli olduğunu vurgulayan Tugay, “Bir sergi salonu yaptık, 500 metrekare yüzölçümü, 5 metre tavan yüksekliğine sahip sadece sergi amaçlı kullanılacak bir yapı. İzmir'de benzeri yok, tek örneği. Buranın açılışını 9 Eylül'ün 100. yıl dönümünde törenle gerçekleştirdik. Açılış sergisi işgal yıllarını anlatıyor, bundan sonra başka sergiler olacak. Sergi salonunun ortasındaki bölmeler kaldırılabilir türde, dijital de dahil olmak üzere her sergi için yeniden dekorasyon yapılabilir. Bu alanı İzmir'de popüler, üst düzey kalitesi olan bir yere dönüştürmek istiyoruz. Karşıyaka öncelikli ama İzmir'den herkesi buraya davet edeceğiz. Sergimiz de çok özel, ilk defa gün yüzüne çıkarılan bazı belge ve fotoğraflar var. İzmir'in işgal yıllarını Türkiye perspektifinde anlatan, değerli bilgiler içeren bir sergi. Serginin koleksiyoncusu Nejat Yentürk’e teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

ATEŞ ÇEMBERİNDE İZMİR: 30 YILLIK BİRİKİMİN SONUCU

Serginin koleksiyoncusu Nejat Yentürk ise, Çatı Bostanlı’nın İzmir’de önemli bir ihtiyaca yanıt verecek bir mekan olduğunu belirtti. ‘Ateş Çemberinde İzmir’ sergisi ile İzmir’in kurtuluşuna başka bir açıdan bakıldığını dile getiren Yentürk, “Cemil Başkan İzmir’in büyük bir eksiğini gidermeye yönelik bir adım attı. Artık iyi bir sergi salonuna sahibiz ve uluslararası sergilerin gerçekleşebileceği bir ortam oluşturdu. Buranın ilk sergisi de bize nasip oldu. Bu sergi 30 yıllık bir koleksiyon sonucu oluştu; büyük yangının 100. yılında bu sergiyi İzmir halkı ile buluşturduk. Hem fotoğraf hem de orijinal belgelerin ilk kez görüleceği bir sergi; çok önemli parçalar var. Bu nedenle bunun tarih yazılımına da bir katkı sunacağına inanıyorum. 9 Eylül ve İzmir’in kurtuluşu deyince sadece kahramanlık anlatıyoruz ama burada Türk’ü, Yahudi’si, Rum’u, Levanten’i var; bu yangınla bir kent yok oldu ve bu pek anlatılmaz. Bir de Yunan Ordusu’nun yaptığı mezalim, katliam hiç konuşulmaz. Benim aslında hedeflediğim gençlikti çünkü müfredatlarda bir gerileme yaşandı, bazı şeyler artık onlarla paylaşılmıyor. Bu sergi o boşluğu dolduracak bir çaba” dedi.

AYBALA YENTÜRK: “GURUR DUYUYORUM”

Serginin küratörlüğünü üstlenen Aybala Yentürk de söz konusu alanın her şeyiyle Karşıyaka Belediyesi çalışanları tarafından oluşturulduğunu bu nedenle de çok önemli olduğunu vurguladı. Gençlerle birlikte böyle bir işe imza atmaktan gurur duyduğunu belirten Yentürk, “Böyle bir koleksiyonun küratörlüğünü yapmak benim için büyük bir onur. Bunu Karşıyaka Belediyesi’ndeki arkadaşlarımla birlikte başarmak çok değerli. Asistanım Murat Kaya, belediyedeki arkadaşlarımız, hep birlikte yüzlerce fotoğrafı tek tek elden geçirdik; fotoğrafı, videosu, grafik tasarımı ve her şeyiyle mucizeler yaratıldı. En çok gençlerle beraber, Karşıyaka Belediyesi’nin insan kaynağıyla bunu başardığımız için gurur duyuyorum. Bu sergide sadece baskı dışarıdan yapıldı, onun dışında bu alanın her şeyinde Karşıyaka Belediyesi çalışanı arkadaşlarımın el emeği, göz nuru var; hepsinin emeğine sağlık” şeklinde konuştu.

Ardından basın mensupları Başkan Tugay, Nejat Yentürk ve Aybala Yentürk eşliğinde sergiyi gezdi. Koleksiyoncu Nejat Yentürk sergide yer alan eserler hakkında detaylı bilgi verdi. 

SERGİ HAKKINDA

Ateş Çemberinde İzmir Sergisi, Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in Yunanistan tarafından işgal edilmesiyle başlayan Milli Mücadele ve kurtuluş sürecini kapsıyor. Nejat Yentürk koleksiyonu ve arşivinden seçilen fotoğraf, belge, gazete, kitap ve haritalar eşliğinde hazırlanan serginin odaklandığı ana başlıklardan birini; Yunan ordusunun işgal boyunca Batı Anadolu’da meydana getirdiği tahribat ve zulümler ile Türk tarafının yaşanan olayları dünya kamuoyuna duyurma çabaları oluşturuyor. Osmanlı ve Ankara Hükümetleri ile Türk aydınlarının bu amaçla hazırladığı propaganda yayınları, sergide önemli yer tutuyor. 

HİÇ BİLİNMEYEN BELGE VE FOTOĞRAFLAR

Sergide ziyaretçileri, sıklıkla zihinleri meşgul eden “İzmir’i kim yaktı?” sorusuyla sınırlı kalmak yerine, üzerinde pek az konuşulan, hatta pek çok kişinin habersiz olduğu Büyük Taarruz sonrasında geri çekilen Yunan ordusunun Batı Anadolu’da yaktığı köy, kasaba, şehirler ve buralarda uyguladığı akıl almaz şiddet üzerinde düşünmeye davet ediyor. Bu bağlamda sergide yer verilen belgesel niteliğindeki fotoğraf ve filmler yüzyıl önce yaşanan trajik olaylara tanıklık ediyor. Çoğu devlet arşivlerinde bile bulunmayan, varlığından haberdar olunduğu halde görülmemiş belge ve fotoğraflara yer veriyor olması da serginin bir diğer önemli özelliği olarak gösteriliyor. Sergide işgal ve kurtuluş günlerinde Karşıyaka’da yaşanan tarihi olaylara da yer veriliyor. Sergide ayrıca Zafer Falay ve Ailesi arşivinden Fahrettin Altay’ın İzmir yangını sırasında çektiği fotoğraflar ile kullandığı fotoğraf makinası ve Kurtuluş Savaşı’nda esir düşen Yunan general Trikupis’e ait kamçı da ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor. Cem Karagözlü ise anneannesinin 9 Eylül için kendi elleriyle diktiği bayrak ile sergiye katkı sağlıyor.