BAYRAKLI’DA NELER OLUYOR NELER

          Değerli okuyucularım, bugünkü köşe yazımda kaleme bile almak istemediğim, benim için zul olan Bayraklı Belediye  Başkanı Sayın  Serdar Sandal v e Chp Bayraklı İlçe Başkanı Pınar Susmuş arasında geçen gerginliği (kavga desem yalan olmaz) sizlerle paylaşmak istiyorum.

         Uzun zamandır sürekli kaşınan ve yara olan bu çekişme normal bir zamanda olsa siyasetin olağan akışı deyip geçerdim. Başta Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer, STK’lar, diğer belediyelerimiz büyük bir özveri içinde gece gündüz demeden deprem felaketinin yaralarını sarmaya çalışırken bu kavga hiç ama hiç hoş olmadı. Bugün o gün değildir. Bu çekişme ileri bir tarihe ötelenmeliydi. Evet Belediye Başkanı Sayın Serdar Sandal depremin getirdiği ağır yük, yorgunluk ve stresten dolayı istenmeyen davranışlarda bulunabilir veya kendini kontrol edemeyebilir. Aynı durum İlçe Başkanı Sayın Pınar Susmuş için de geçerlidir. Ofis binası yıkılmış, pert olmuş, evi ağır hasarlı. Her iki binası da yıkılacak. Ayrıca örgütün başkanı olması sıfatıyla kendi acısına çare olması gerekirken, bir de toplumun acısını paylaşmak ve sahada bir fiil çalışmak zorunda kalmıştır. Sinirleri tahrip olmuş, kendisi yıpranmıştır. Davranışlarında stresin etkisi olmuştur. Olacaktır da, bu anlayışla karşılarız. Buraya kadar herkes anlayış gösterir çünkü insani duygulardır. Amaaa bugün durumun getirdiği sorunları tartışma ve restleşme günü değildir. Siz sıradan insanlar değilsiniz. Vatandaştan daha dayanıklı olmak zorundasınız. Sizler lidersiniz.

         Gelelim kavganın nedenine: Bu kavgayı Bayraklı’da en iyi bilenlerden biriyim. Belediye başkanının, ilçe başkanımıza bakışı hiç hoş değildir. İlçeye karşı umursamaz tavır içinde olmuştur. Davet krizi, partiden gelen yetkililer için bilgilendirmeme ve davet edilmeme vb. Çok nedenler var, detayına girmek istemiyorum. Detay yazarsam çarşaf çarşaf yazarım ve parti büyük zarar görür. Belediye başkanı, “para bende, iş bende, patron benim” havasındadır. Oysa CHP Tüzüğü der ki, “Amir olan örgüttür. Kendisi de il başkan yardımcılığı yaptığı için tüzüğü çok iyi bilir (çok şeyler yazacağım ama zamanı değil). Belediye erk olunca yöneticilere kanca atar. İlçe üç parçalıdır. Kim ne derse desin, sakın kimse yalanlamaya kalkmasın. İlçe Sekreterimiz Sayın Kemal Kaygül’ün  toplantıyı Sayın Serdar Sandal ile terk etmesi, iplerin koptuğu anlamına gelir. Neden böyle davrandığını herkes iyi bilir.

         İlçeye gelirsek, kendisini bir türlü hazmetmeyen belediyeye karşı ciddi bir tavır içindedir. Alternartif toplantı, alternatif çelenk koyma sadece birkaçıdır.  Kurbağaya, “öt, senin sanatın ötmek” demişler. “Öterim de ağzıma su kaçar” demiş. Bana da “yaz yaz, senin işin yazmak” diyenlere diyorum ki; partili yanım ağır basmasa, ihaleden nasbini alanları, telefona çıkmama hastalığını, yakınlarına iş bulmak için gizli saklı görüşmeler yapanları çok ayrıntılı yazardım da siz benim yazamadığıma verin. Kavgaya yani, yani ateşe, benzin dökülmez. Ben bu yazıyı olabildiğince ortadan yazmaya çalıştım. Nedeniyse; Sayın başkanlar siz daha çocukken ben bu partinin içinde yoğuruldum. Parti kültürüm bunu gerektiriyor. Sizlere eleştiri yapmak yerine sağ duyulu davranmaya davet ediyorum. İki başkan da aklı selim davranmalı. Egolarını bırakmalı. İlçe başkanı ilçe başkanlığı, belediye başkanı belediye başkanlığı yapmalı. Bu sürtüşme kolay kolay bitmez. Bu hesaplaşmanın zamanı bugün değildir. Depremin yaraları sarılsın o zaman kimin ne hesabı varsa görsün. Bu kavga da “yandaş” diye tabir ettiğimiz basına müthiş bir malzemedir. Adamlar uygunsuz bir yerleriyle bu sürtüşmeye gülerler. Ben şu haklı şu haksız modunda değilim. Kimseye sen ağır kusurlusun, sen biraz daha haklısın demiyorum. İlçeye seçimde karınca kararınca açık destek veren biriyim. Belediyeyi seçimde hiçbir beklentimiz olmadan sınırsız destekleye bir medya aracıyız. Bu yazı köşe yazısından daha çok sizlere bir ağabey uyarısıdır. Birlikte olup olmamak iki başkanın keyfiyetindedir. Ama şunu kimse unutmasın ki, CHP’de bunun hesabını (hukuk çerçevesinde) soracak birileri ve görevlendirilecek yetkililer mutlaka olacaktır. Uygun bir zamanda sayın başkanlar ile şayet  zaman bulabilirler ise veya bizi muhatap alırlarsa kendileriyle görüşmeler yapacağım. Şu nu da derlerse “Sen de kimsin?” Güler geçerim.

         Yine en üzüldüğüm bir konu ise belediyenin mahremi olan Özel Kalem Müdürlüğü’ne yapılan  fiili saldırıdır. Özel Kalem Müdürümüz Sayın Berk Ulusal’a iki kez fiili saldırı olmuştur. Neden ve niçin yapıldığı konularında detaylı bilgim olmasında rağmen bu konuyu fazla kurcalamayacağım ama belediyenin mahremine bu saldırılar oluyorsa....İşin içinde ruhsat lafları da geçiyorsa....Yandı gülüm keten helvası. Eski Maliye Bakanımız Berat Albayrak’ın  dediği gibi; “Bakın burası çok önemli.”

Ben yazayım siz dinlemeyin.

Baş Öğretmen.

HOŞÇAKALIN, SEVGİYLE KALIN.