Bayraklı’da Sandal Battı: Yüzde 28

Değerli okuyucularım, bugünkü köşe yazımda,   uzun zaman destek verdiğim (partili olmam nedeniyle), Sayın Sandal için bugün hiç de hoşuma gitmeyecek bir yazıyı kaleme alacağım. Bugüne kadar kendisini eleştirmeme nedenimiz, köşe yazarlığının dışına çıkıp, partili olmamın ağır basmasıdır. Sevgili okuyucularım, sanırım bu yazım oldukça ağır olacak. Özellikle herkesin şunu çok iyi bilmesini isterim: BİZ HORMONLU BASIN DEĞİLİZ. PARAYLA PULLA MENFAATLE İŞİMİZ OLMAZ. BUGÜNE KADAR HİÇBİR BELEDİYEDEN; “ PARA, MENFAAT, İŞ TAKİPÇİLİĞİ, RUHSAT, YEŞİL SAHADA ARSA, ŞU YAKINIM ŞEF OLSUN, ŞU DOSTLARIM MÜDÜR OLSUN  YA DA BİZE DESTEK VERİN” DİYE HİÇBİR TALEPTE BULUNMADIK, BULUNMAYIZ. “BAKIN MENFAATLENEMİYİNCE BAŞKANA AĞIR YAZILAR YAZIYOR.” DEMEYE KİMSENİN SÖZ SÖYLEMEYE HAKKI YOKTUR. ÖZELLİKLE VURGULUYORUM. HİÇ BİR BELEDİYEDE, HİÇBİR AD ALTINDA TALEBİMİZ OLMAMIŞTIR, OLAMAZ DA. PARAYLA YAZANLAR DÜŞÜNSÜN. EGE AJANSIN GÜCÜ, DÜRÜSTLÜĞÜ VE KİMSEYE BÜKÜLMEYİŞİDİR. BÖYLE BİLİNE. SAYIN BAŞKAN İÇİN SAHADA YAPTIĞIMIZ ARAŞTIRMALARDAN SİZE BELLİ ÖRNEKLER VERECEĞİM. ÇÜNKÜ SAYIN SANDAL’IN BAYRAKLI’DA GÜVENİLİRLİĞİ YÜZDE 28’E DÜŞMÜŞTÜR. BU KONUDA TEREDDÜTÜ OLAN VARSA, ÖZELLİKLE SAYIN SANDAL’IN BASIN KANADI, BUYURSUN EGE AJANS’A GELSİN. VERİLERİ BERABER PAYLAŞALIM. BİZ BU GÜVENSİZLİĞİ İŞKEMBEYİ KÜBRADAN YAZMADIK. EVET, SAYIN SANDAL’IN GÜVENİLME ORANI YÜZDE 28. HATTA DAHA İLERİSİNE GİDEYİM, PARTİNİN GÖREVLENDİRECEĞİ, TARAFSIZ BİRİLERİ GELSİN. BELEDİYEDE BİR SANDIK KURALIM. KENDİ PERSONELİNDE BİLE GÜVEN ORANI YÜZDE 30’U GEÇERSE, BEN MEMLEKETİ TERK ETMEYE, EGE AJANS’I KAPATMAYA HAZIRIM. SAYIN SANDAL’IN DA YÜREĞİ VARSA, BELEDİYEDEKİ GÜVENLİĞİ YÜZDE 30 U AŞMIYORSA, İSTİFA EDEBİLECEK Mİ?

            Güvensizliğin nedenlerini saymaya çalışalım.

1; Belediye çalışanlarına, personele davranışları; “sen kimsin?, nerede çalışıyorsun” şeklinde sert söylemlerde bulunması, belediyeye girdiğinde; “günaydın merhaba, nasılsınız arkadaşlar?” diyerek çalışanları motive etmek varken, elleri cebinde tepeden bakması. Bu konuda da daha önce kendisini uyaran bir yazı yazmıştım. Yine görevden alacağı bir müdüre, seni buradan alacağım diye parmak sallaması. Sayın başkan, müdürü görevden almak yetkisi sizde olabilir. Çağırırsınız yazı işleri müdürünüzü, verirsiniz gerekli talimatı, bu iş biter.

2; Bir yolsuzlukla ilgili, bir haber portalının yaptığı yazıdan dolayı, rahatsızlık duyup, “Bu daireden bir daha hiçbir belge çıkamaz, hepinizi asarım keserim!” diye bağıramazsınız. Hani geçen gün sosyal medyanızda övgüyle yazdığınız büyük üstad, Ruhi Su şiirinde diyor ki;” Sabahın sahibi var, bir gün hesap sorarlar.” Sayın başkan, o çalışanların da sahibi var. Devlet var devlet.

3; Gazeteciye kaynak sormak, kim bu bilgileri sızdırıyor diye peşinden koşmak. Yanlış kardeşim yanlış. Gazeteci her yerden, her dönemde bilgi alır. Hele hele Bayraklı Belediyesi’yse, bugün belediyeye başkan olarak siz değil, eski başkan Hasan Karabağ hakim.

4; Belediye başkan aday adayıyken, kadrom hazır diyordunuz. Maşallah nasıl hazır bir kadroymuş. Kaçan kaçana, kaçmak için sıra bekleyenler var. Getirdiğiniz başkan yardımcısı ve müdürler terk-i diyar eyliyorlar. Demek ki kervan yolda düzülür mantığıyla yola çıkmışsınız. Asaleten adadığınız kaç tane müdür var söyleyebilir misiniz? 

5; Dün yola beraber çıktığınız yol arkadaşlarınızı, yolda bulduklarınıza değiştirdiniz mi? Bundan sonraki yazımda, bunların kim olduğunu detayıyla yazacağım. Ama biz yine de bir tanesinden başlayalım. Yol arkadaşınız Yusuf Metin’den bahsedelim. Sayın Metin size toz kondurmuyordu. “Hocam, hocam” diyerek sizi göklere çıkartıyordu. Sayın Yusuf Metin’e ne söz verdiniz de tutmadınız acaba? Sayın Yusuf Metin size üç defa içeriği ağır olan mektup yazdı. Sanırım bir de istifa mektubu gönderdi. Hiçbirine cevap vermediniz. Şimdi de birileri Yusuf Metin’i kent konseyi sekreterliğine öneriyorsunuz. Üç beş bin lira alsın, sesini kessin diye. Sayın Yusuf Metin’le görüştüm. Bana aynen şunları söyledi: “Abi ben onurlu insanım. Bana hangi makamı teklif ederlerse etsinler, tek bir şartım var; Sayın Sandal, şahsımdan ve Bayraklı’dan özür dilemediği sürece yan yana gelmem. İnanmayan okurum varsa, Sayın Yusuf Metin’e sorabilirler. Siz yine başkan olarak özel kaleminiz Sayın Berk Ulusal’a sahip çıkın. Her gün beraber olduğunuz malum şahıslar, Berk Ulusal’ı amiyane tabirle, yemek için uğraşmıyorlar mı? Kimler Berk Uysal’ın ayağını kaydırmak istiyor, isterseniz ben yazayım, isterseniz Sayın Berk Ulusal’a sorun, sosyal medya paylaşımlarında sizi çok ağır biçimde eleştiren, halen personeliniz için (biz zurnacı değiliz, isim vermeyelim) ne düşünüyorsunuz, onu da mı işten atacaksınız  Sayın Başkan? Biz bir de Bayraklı’nın çeperlerine uzanalım. Bu çeperlerdeki muhtarlar, sosyal medyada sizi duman ediyor. O kadar ağır eleştiriler yapıyorlar ki, onlar için ne düşünüyorsunuz? Yaptıkları ağır suçlamalara cevap bile veremiyorsunuz. İsterseniz sizin basın kanadınız yorulmasın, ya ben buradan yazayım, ya da istersen göndereyim. Büyük bir kesim adına da mutlu olduğum bir şey var. Son zamanlarda ALLAH kelimesini çok telaffuz ediyorsun ya, bak işte bu güzel. Yine Bayraklı CHP İlçe Başkanlığı seçiminde keskin bir u dönüşü yaparak desteklediğiniz, abim diye sitayişle bahsettiğiniz Selçuk Ayhan’a telefon edebilecek misiniz? Acaba Selçuk Ayhan sizinle muhatap olur mu? Ama ben her gün Selçuk Başkan’la beraberim. Yine siyaseten bir ayağınız Rıfat Nalbantoğlu’nda, bir ayağınız Tuncay Özkan’da değil mi? Bayraklı İlçe Seçiminde, Tuncay Özkan gurubunun önerisiyle Sayın Rıfat Nalbatoğlu’nun ekibin başında bulunan Kudret Yiğit, “Benim olmazsa olmazım, listeye yazılmayacak.” diye talimat veren ben miyim, siz misiniz? Sözünüz Sayın Nalbantoğlu’nda, özünüz Tuncay Özkan’da. Takke düştü kel göründü Sayın Başkan. Çalıştığınız meclis üyeleri ile diyaloglarınız nasıl Sayın Başkan? Size güvenleri var mı acaba? Gerçi bu konuda sizi suçlayamam. Meclis üyelerini siz yazmadınız ki.

            Bir dahaki yazımıza belediyeye yapılan bağışlar, doğrudan teminler, ruhsatlar (sanırım Çiğli Belediyesi’nden esinlendiniz), yanlış mı bilgi alıyorum, ruhsatlar başkanlık makamından mı geçiyor? Gelecek yazımızda bunları detaylandırarak yazacağız. Yazıyı bitirmeden kendimle ilgili bir bilgi vereyim; ben taşrada yetiştim. Türkülerle büyüdüm. Uzun havayı, kırık havayı, baraklarla büyüdüm. Yani halk müziğine hayranım. Onlarda kendimi buluyorum. Bugün sabahın altısında çok sevdiğim halk müziği sanatçısı Sevcan Orhan’dan dinlerken duygulandığım Hacer Ovası’nı dinledim. Türküde diyor ki,

Hacer ovasını engin mi sandın

Ayağında putini var zengin mi sandın

Her olur olmazı dengin mi sandın

Ay da geçer yıllar da geçer

Kaldı iki buçuk yıl

Son bir seneyi sayma.

HOŞÇAKALIN. SEVGİYLE KALIN.