Türkiye, bir hafta öncesinde yapmış olduğu faiz indirimi sonrasında, 22 Kasım haftasına dövizde büyük bir tırmanma ile başladı… 9,60 – 9,80 ₺ seviyesindeki dolar kuru, 13 ₺ seviyelerine dayadı ki bu %30’luk bir değer kaybı ve devalüasyon anlamına gelmektedir. Durum, döviz olanları sevindiren; sabit ve düşük gelirli guruplar için büyük bir sorunun başlangıcı demek.
Bu arada 770 ₺ seviyelerini gören gram altını da ihmal etmeyelim. Yatırımcısını sevindiren bir durum olmakla birlikte hayat pahalılığının milyonları vurması kaçınılmaz bir durum. Merkez Bankası (TCMB) döviz kurlarındaki hareketliliğe ilişkin açıklamasında “Gerçekçi olmayan fiyat artışları var. Bu artışlarla birlikte bir takım spekülatif artışlar olabilir.” İfadesine yer verdi.
Kurdaki bu artışa yönelik muhalefet cephesi ‘Merkez Bankası faiz indirimine gitti, pas geçseydi böyle olmazdı’ eleştirilerini yöneltti. Merkez Bankası’nın kendi elindeki araçlarla duruma müdahalesi mümkün olsa da kuru kendi dalgalanmasına bırakmış görünüyor.
Bizim cephe böyle de ya doların sahipleri ne düşünüyor? Sermaye sahipleri Türkiye’de doları yükselterek neyi başarmak istedi? Doların efendileri bizim hareketlerimize göre mi davranacak, kendi stratejisine göre mi hareket edecek onu bilmiyoruz. Şu anda üretilen tek argüman şu: ‘Merkez Bankası faiz indirdi, ondan dolayı oldu.’ Bu görüş tek yanlı sadece bizim taraftan bir açıklamadır. Üstelik döviz hesapları son haftada 2 milyar dolar artarak 235 milyar dolara yükselmişken kur güvensiz bir ortam oluşturmuş durumda. 2 milyar dolarlık döviz mevduat hesabı artışı yurtdışından Türkiye gelmedi. İçerideki kişiler Türk Lirası’ndan dövize geçti. vatandaşlar kendi yerli ve milli paralarına olan güveni kaybettiğinde kendilerini garantiye almaya çalışır.
Bir de dünya genelinde doların değer kazandığını söylemek mümkün. Toparlanan ABD ekonomisi Haziran 2022’ye kadar varlık satmaya devam ederek "doları kendi ülkesine çağırmaya" başladı. Doların kendisi değer kazanırsa enflasyon kaçınılmaz oluyor. Enflasyonun kaçınılmaz olması da en fazla mal piyasalarını vuruyor. Mal piyasalarında fiyatın yükselmesiyle ülkelerdeki üretim pahalılaşacak. Bu durumda hayat pahalılığını, enflasyonu ve satın alma gücünü etkileyecek. Doların bu kadar fazla değer kazanması piyasalar açısından doğru değil. ABD için de doğru değil...
Dünyanın yüzde 25-30 ekonomik büyüklüğüne sahip Amerika’nın bu enflasyondan daha fazla etkilenmesi söz konusu. Dolar kuru bir şekilde 12 ₺ seviyelerinden geri dönecek. Bu gidişat normal değil. Merkez Bankası’nın yılsonu için belirlemiş olduğu 9,80’lik fiyat normaldir. Ancak doların bugünkü fiyatının 10 - 10,5 ₺’ye gelmesi kolay olmayacaktır.
ABD Başkanı Joe Biden’in ekonomi planının ilk aşamasını oluşturan yaklaşık 1 trilyon dolarlık destek paketini Senato ve Temsilciler Meclisi'nden geçirdi. Biden, bununla dışarıya ‘Biz güçlüyüz, benim elimde para var’ mesajı veriyor. Üstelik 1,5 tr. dolarlık ikinci pakette onaylanmış durumda. Dolar hala sağlam duruyor.
O zamn memlekette iktidara sahip olanlara, ülke ekonomisini yönetenlere iş düşüyor. Ekonomiyi yönetenler, piyasaya daha fazla bilgi vermesi gerekiyor. Bu anlamda Merkez Bankası'nın yaptığı açıklama önemlidir. Ama bu tür açıklamalar sürekli olmalı. Bugün piyasalara Hazine ve Maliye Bakan yardımcısının verdiği mesaj da bu bakımdan çok kıymetlidir. Ekonomi yönetimi "şeffaf ve sürekli bilgi verme odaklı" olduğunda, bu en az bir ekonomik müdahale kadar etkili olacaktır. Muhalefetin ‘derhal seçim’ söyleminin de program tabanlı bir karşılığı yoktur. Olayın köpürtülmesidir. Ortada bir karmaşa var. Bu da açık iletişim ile çözülür.