DİKTATÖR BÜYÜSÜ

“ Cehalet kötü bir bitki gibidir; diktatörler bu bitkiden yararlanırlar; oysa demokrasilerde vatandaşların cehaleti katlanılamaz.”  Sir William Beveridge

 Televizyonda İkinci Dünya Savaşını konu alan bir program seyrediyorum. Adolf Hitler çıldırmış bir şekilde sağa sola saldırıyor.

Ve esir kamplarında insanlığa kök söktürüyor. Yahudilere insan dışı bir düşmanlık sergiliyor. Düşmanlık ne ki yok ediyor!

Tanrım dedim tüm Almanlar nasıl böyle bir delinin peşinden gidebilir? Sonuçta insan değil mi onlarda?

İnsanın insana zulmü kısaca…

Bir kitap okudum seneler önce. Tıpkı sorumun cevabı niteliğindeydi bu roman.

Bir toplumu nasıl faşist yaparsın?

Kitap, Nazi dönemindeki halkın nasıl bu kadar umarsız ve duyarsız olduğunu anlatmak için lisede, öğretmen tarafından yapılan bir deneyin nasıl sonuçlar doğurduğunu anlatıyor.

Bir gurup oluşturup, bu guruptaki insanlara; zengin, fakir, kekeme, geveze, çirkin, güzel gibi nitelik ve nicelik ayrımı gözetmeden eşit şekilde davranırsanız ve gurup dışındakilerden üstün olduklarını söylerseniz ne olur? Bir de bu gurubun başına ağzı laf yapan ideolojik bir lider koyun.

 Bu lider toplumdaki tüm kompleksli ve egosu aşırı yüksek insanları, istediği gibi hipnoz eder, istediğini yaptırır!

Konu asla siyasi değil tamamen psikolojik ve sosyolojik bence…

Günümüzde insanları mükemmel olmaya zorlayan, olamayanları da ne olursa olsun olmaya teşvik eden sosyokültürel bir baskı var.

Bu durumu, dünyadaki ekonomik, ticari döngü sistemi yaratmalarından kaynaklandığını düşünüyorum.

Yapabileceğinin en iyisi değil de başkasından en iyisini yapma psikolojisi aşılanıyor resmen.

Rekabet, şirketlerin ürün politikalarından çıkıp bireylere yerleştirilmiş bir emtiayla bütünleştiriliyor sanki!

Tüm bunların sonucu olarak, insan kendini keşfedemeden başkalarıyla yarışa sokuluyor.

Daha çok para, daha çok mülk, daha çok güzellik, daha fazla güç elde etme isteği dışımızı süslese de, içimizi boş bir balona döndürüyor!

Kendini bilenler, kendini tanıyanlar ve her bireyin kendine ait muhteşem özelliklerinin farkına varanlar için durum farklı tabii…Onlar dünyanın en mutlu, huzurlu ve güçlü insanları!

Hepimiz BİR’in parçalarıyız.

Mükemmellik için çabamız boşuna.

Kendimizi tanıdıktan sonra, zaten mükemmeliz…