GERÇEK SİZ…

“EVRENDEKİ EN BÜYÜK GÖSTERİ SEN AKLINI KEŞFETTİĞİN AN BAŞLAR” Sigmund Freud

Ne kadar heveslisiyiz böyle bir şeyleri sahiplenmeye…

“Mekanın sahibi” geldi, kelimelerimizin baş tacı oldu.

Bu her şeye sahip olma egosu nedir anlatsanıza…

Sadece kelimelerde mi bu egosantrik havalar yoksa sahiplenme egosu mu?

Bana ayıp geliyor.

Benim evim benim arabam…

Daha çok erkeklerde sanki…

Daha çok yeryüzünde parayı onlar çeviriyor ya dünya ekseninde her şeyi yoktan var ettim sanıyorlar ya…

Kadınlar ise rahminden çıkardığı çocuğa bile asla benim demiyor. “Çocuğun   sahibiyim” diyen bir kadın duyamazsınız.

Ama “Arabanın sahibiyim”

“Evin sahibiyim”

Hatta “O kadın benim” diyeni çoktur erkeklerin.

Dağın sahiplenmediği mağara, toprağın sahiplenmediği ağaç, denizlerin, havanın beslediği canlılar varken ayıp değil mi insanoğlunun saçma sapan benlik budalalığı…

Egonun zihni tamamen geçmişle şartlanır. İçeriği ve yapısı…

Oyuncağı, kırıldığı ya da kaybolan bir çocuğun ağlaması durumunda oyuncak bir içeriktir. Yerini başka bir oyuncak ya da nesne alabilir.

Kendinizle tanımladığınız içerik, çevreniz büyürken yaşadıklarınız ve parçası olduğunuz kültürle   şartlanır. Oyuncağın teknolojik ya da tahtadan olduğu. Yani değerliliği, kaybının neden olduğu acıyı değiştirmez.

Böylesine bir acının oluşmasının nedeni “benim” kelimesinde gizlidir ve bu da yapısaldır. Kişinin kendi kimliğini bir eşyaya bağlamak yönündeki bilinçaltı eğilimi; ego zihin yapısıdır.

Elbette ki yüzeysel kimliklerimizin   varlıklarını sürdürdüğü fiziksel boyutta nesneleri gerektirir. Eve, giysiye, mobilyaya, aletlere ihtiyaç duyarız. Ama onları kendi kimliğimizle güçlendirmek için kullandığımızda, eşyanın esiri oluruz… Ve bize takıntıdan, hastalıktan başka bir şey vermez.

Çoğu insan nesneleriyle, sahip oldukları mallara takıntılı hayat geçirirler. Zamanımızın en yaygın ve kötü hastalığıdır.

Ama Tanrı korusun depremde selde ya da yangın gibi herhangi doğal afetten kalan sadece kişiliğiniz oluyor elinizde bir de sevdiklerimiz…

Kendinizi bir inceleyin derim ben. Nesneler size var olma amacınızda ne kadar kazandırıyor, ne kadar üstünlük sağlıyor. Onlarsız varlığınız ne kadar değerli?

 Hadi düşünün bakalım bir şeylerin sahipleri…