Her kötü olayda önce şüphelilerin peşine düşülür. Bazen ilk elden tahmin edilen zanlılar, doğru çıkar… Bu türden niyet okumalar, bazen de masumları hedef alır. Suçsuzlar suçlu haline gelebilir. Eğer bir olay, büyük bir infial oluşturmak için tasarlanmışsa, tepkileri de olayı büyütüp, rüzgar yapacak şekle getirmek mümkündür. Hedef saptırmalar, masum ve sade vatandaşların mağdur edilmesi, yangının körüklenmesi, kasıtlı yanlış kişi ve kurumları hedef alan açıklamalar, bir olaydan daha büyük yıkıcı sonuçlara sebep olabilir. Bu yüzden her olayda öncelikle soğukkanlı değerlendirmeler, olayların bastırılması, işlerin düzene konulması ve en-nihayetinde yeniden “mevcut normale dönmek” önemlidir.
Antalya'da başlayan yangınlar da böyle algılandı. Manavgat’taki orman yangınları 28 Temmuz 2021 tarihinde başladı. Sonra Muğla, Uşak, Bolu, Denizli kısmen dağınık bir coğrafyada da olsa her taraftan yangın haberi bekler olduk. Halk önce canını, malını; sonra komşularını köyünü etraftaki canlı cansız ne varsa kurtarmanın peşine düştü. Öncelik yangını söndürmekti, öyle de yapıldı.
Bu arada iklim sorunu tamam… Orman Genel Müdürlüğü 2 Haziran’da yangınlara karşı uyarılara başlamış. Havalar sıcak, kuru dallar ve otlar hakikaten büyük tehdit. Tarla açmak, tesis kurmak, arazi elde etmek ya da imar adına bunlar yapılabilir mi, şimdilik asla ihtimal verilmeyen bir durum. Ancak sosyal medya muhtemel zanlı ve makul şüpheli olarak sosyal medya platformlarından yangınları ‘Ateşin Çocukları’ adlı PKK inisiyatifinin çıkarttığı iddiasına yer verdi. Buna ilişkin eski görüntüler, örgütün kendi sitelerinde yaptığı haberler ve propaganda materyalleri paylaşıldı.
PKK’nin bir yan kolu olan ve 18 yaş altı çocukları eylem için bir araya getiren oluşuma ait, yangının ilk günlerinde sosyal medyada yer alan paylaşımlar birdenbire kesildi. Ya da kestirildi… Yangın devam ederken yapılan hatalar daha çok konuşulmaya, ihmal ve kusurlar ön plana çıkartılmaya başlandı. Kimse “Hırsızın hiç mi suçu yok?” demeden, gökyüzünü saran dumandan başlayıp, uçak-helikopter, kazma, çapa, kürek ile devam eden yangınları söndürme faaliyetlerindeki aksaklıkları konuşmaya başladı.
Türkiye’de muhalefetin tek başına odaklandığı konu yangın söndürmede yaşanan zaafiyetlerdi. Üstelik bu iktidar – muhalefet mevzusu da değil, memleket mevzusudur. Hal böyle iken iklim etkisi, hava sıcaklıkları ve rüzgarın da ters esmesi, kötü niyetlilerin ve örgütlü kötücüllerin de işine gelebileceğini ihmal etmeyelim. 1990’lı yıllardan beridir bu tür sabotajları elleri titremeden yapanların böyle müsait bir ortamda vicdanlı davranması düşünülemez bile. Ancak o ilk günlerdeki yangını üstlenen twitlerin birden bıçak gibi kesildiği, hatta eski sosyal medya mesajlarının da silindiğini gördük.
Türk devleti açısından odağı kaybettirecek ve birden öne geçecek her tür mevzu memleketin hayrına değildir. Her gün ilan edilen operasyon haberleri kesilir, ülkeye yönelik güvenlik tehdidi oluşturan güçler ile mücadele sekteye uğrar, düzensiz göçmenler gündemden düşer ve Türkiye bir “Kontrolsüz Devlet” haline gelirse bu en çok malum şer odaklarının işine gelir. Yasadışı her iş ve eylemlerine gerekçe olur.
PKK yangınlar konusunda bir ölü sessizliğine bürünmüş durumdadır. Her daim “selden kütük kapmak” isteyen bir örgütün bu tavrı da dikkat çekicidir. Şu tekrarlanan yangınlarla birlikte sabotaj ihtimalleri artmaktadır. Hem makul şüpheli olup hem bu kadar sessizlik hiç de normal değildir. Bir de öte yanda fedakarca, kahramanca süren yangın söndürme görüntüleri var. Bu canla başla süren söndürme faaliyetleri insan olmanın, yardımlaşmanın zirveleri olarak ekranlara yansıdı.
Yine de ihmal ve kusurlu bulunan tüm yönetimlere yönelik eleştiriler ve halkın mağduriyetleri görüntülerde bolca yer alması da sosyal medya gündeminden inmedi. Belki en fazla bu yangın zamanında bu kadar dayanışma ve halkın örgütlenerek yangınla mücadelesine yönelik görüntüler gündem olmuştur. Dayanışma görüntülerinden gurur duyduk. Halkın birbirinin yarasını sarmadaki hassasiyetini gördük. Herkes canla başla elinden geleni yaptı. Gurur tablosu olarak izledik.
Gökyüzündeki uçak ve helikopterlerin sesleri hiç bu kadar “gürültücü müjde” olarak algılanmamıştır. Sevinç gözyaşları ile izlenen o yangına müdahale araçları, insanların çaresizliğini aldı götürdü. Ütüne üstlük Manavgat’ta başlayan yağmurlar ise bir başka sevinç yaşattı. Yangınların şakası yok dikkatle izlenmelidir.
Bir de işin sabotaj ve provakasyon kısmı var ki “sivil plakalı şüpheli araçların ilan edilmesi, “elinde benzin bidonu ile kaçtığı ihbar edilen kişiler” sosyal medyada viral olarak yayılan video görüntülerinin üstüne kimi vatandaşlara yönelik linç girişimleri… Bunlar gerilimi tırmandırıcı gelişmeler. Şükürler olsun, kötü niyetler karşılık bulmadı, fırsa olmadı. Münferit birkaç olay, tırmanmadan bastırıldı. Bugün nispeten yangın söndürülmüş ve çok sınırlı birkaç kontrollü alandaki çalışmalardan söz ediyoruz.
Siyasi iktidar ve belediyelerin yangını söndürme konusundaki işbirliği, vatandaşın destekleri, yangın bölgeleri için organize edilen yardımlar yine vatandaş dayanışmasının en güzel örnekleridir.
Kaos ortamı, panik hali, güvensizlik provokasyoncuların en sevdiği hallerdir. Tutuklu, şüpheli bilgisine sahip değiliz. Resmi açıklamalar yapılmamıştır. Hele şu duman bir kalksın, elbette her şey daha iyi anlaşılacaktır.