YAPRAK MİSALİ

Değerli Ege Ajans takipçileri;

Geçtiğimiz hafta ülke gündemimiz yine rüzgarda savrulan yaprak misali  konudan konuya  savruldu.

Montrö sözleşmesi ile ilgili Meclis Başkanının sözlerinin ardından 104 emekli amiralin gece yarısı bildirisi bizi yine darbe tartışmalarına sürüklerken, kısa süre önce ortaya çıkan bir Ak Parti çalışanının lüks yaşantısı ve pudra şekerli (!) görüntüleri unutuluverdi. Tam darbeyi tartışacaktık bu sefer de Kanal İstanbul inatlaşması gündemi değiştirdi. Kanal İstanbul yapılır mı yapılmaz mı derken pandeminin yeniden pik yaptığını öğrendik. Oysa daha 1,5 ay bile geçmemişti normalleşmeye geçişimizin üzerinden.  Lebalep kongreler, Merkez Bankasının kaybolan 128 milyar doları ve yine bir gecede başkanının değişmesi, İstanbul sözleşmesinden bahsetmiyorum bile. Zira onlar konuşulalı haftalar oldu(!)

Dünyanın herhangi bir yerinde bir yılda yaşanacak gündem biz de günler bazen saatler içerisinde tüketiliveriyor. Tabi bu kadar farklı ve sayıca çok gündem maddesi içerisinde insan hangisini yazacağını da şaşırıyor. Tam birini yazacakken bir bakmışsın ki hoop gündem yine değişmiş.

O yüzden ben de en iyisi değişmeyen ve aslında vatandaş nezdinde gerçek gündem olan ekonomiden bahsetmeyi tercih edeyim dedim. Farkındayım genelde “Kadın” konusunu yazılarımda tercih ediyorum ancak ülkenin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz belki en çok da kadın ve çocukları etkiliyor. Zira kadına ve çocuğa yönelik şiddetin nedenleri arasında ailede yaşanan ekonomik sıkıntıların payı büyük. Ayrıca işsizliğin yoğun yaşandığı ülkelerde ne yazık ki işini ilk kaybeden kadınlar oluyor. Ekonomik bağımsızlığı olmayan kadının şiddete uğradığında çaresi de olmuyor.

Son ekonomik veriler halkın büyük bir kesiminin geçimini sağlayamadığını ortaya koyuyor. Evlere kırmızı et artık hiç uğramazken makarna ve pirinç sofranın değişmezi haline geldi. Halkın büyük bir kısmı borç batağı içerisinde. Ucuz ekmek satılan büfelerin önündeki lebalep kuyruklar, pazara özellikle akşam vakti giderek fiyatı düşen sebzeyi meyveyi almaya çalışanlar, ailesini geçindiremediği için intihar edenlerin gerçekliği içimizi acıtıyor.

Ak Parti iktidarları döneminde taşıma su ile ekonomi döndürülürken tarım, hayvancılık, teknoloji gibi alanlarda yatırım yapılmadan geçirilen 19 yılın faturasını şimdi ödüyoruz.

Kaynamayan tencereler gerçeği toplumun her kesiminin gerçekliği haline geldi. İşçisi, memuru, esnafı hemen herkes aynı durumda.

Bir yanda evine ekmek götüremeyen vatandaş bir yanda şatafatlı hayatlar süren iktidar yandaşları.

  “İtibardan tasarruf olmaz” mottosu ile bu yandaşların  yaşadığı lüks hayat pes dedirtiyor hepimize. O tasarruf edilmeyen itibarın vatandaşın vergilerinden geldiğini düşünen yok. O tasarruf edilmeyen itibarın kaç cana mal olduğunu gören yok. Ayrıca ne pahasına olursa olsun yaşadıkları “itibarın” bir gün sandıkta karşılarına dikileceğini hesap edebilen de yok.

Her ne kadar İktidar, bu kötü gidiş için faiz lobisini, dış mihrakları, hain toptancıları suçlasa da vatandaş artık her şeyin farkında. 19 yıldır ülkeyi yönetenlerin, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildiğinde ülkenin uçacağını söyleyenlerin, geçen ay Uzaya gideceğiz derken bu ay vatandaşa ucuz patates soğan satmaya çalışanların ve en önemlisi cebinde giderek değer kaybeden parasının farkında.

Rahmetli Demirel’in sözünü anmadan geçemeyeceğim; “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur”.

Bu vesile ile Ramazan ayınızın sofranıza bereket, evlerinize huzur getirmesini temenni ederim. Allah bu mübarek ayda evine ekmek götüremeyen insanlarımızın yardımcısı olsun.