Hiçbirimiz acil bir durum, felaket veya buna bağlı bir tahliye yaşanmasını istemeyiz. Özellikle yaraların hala taze olduğu şu günlerde depremin düşüncesi bile hepimizi korkutuyor. Fakat ne yazık ki deprem coğrafyamızın bir gerçeğidir ve hiç beklemediğimiz bir anda hepimizin başına gelebilir. Bu sebeple kayıpları en aza indirmek adına depremden önce bir acil durum planı geliştirmeli ve kriz anında tahliyeyi kolaylaştıracak senaryoları hayata geçirmeliyiz.

Peki tahliye nedir?

Acil durum tahliyesi, devam eden bir tehdit durumunda tehdit içeren alandan güvenli bölgeye ulaşım durumudur ve bu alanlar arasındaki mesafeyi kapsar. Tahliye bu mesafe boyunca ivedilikle gerçekleştirilmesi gereken bir prosedür olduğundan, acil durum esnasında bu alanda önümüze çıkan fiziksel engellere müdahale etme imkanı bulamayabiliriz. Bu sebeple tahliye süresince bize fiziksel engel oluşturma veya mekan içi yön algımızı yanlış yönde etkileme potansiyeli olan unsurları afet durumu öncesinde ortadan kaldırmalıyız. Buradaki en öncelikli amaç güvenli ve hızlı yönelimi sağlamak olmalıdır.

Mekan içi yönlendirme sosyoloji, mimari ve grafik iletişim gibi alanların ilgilendiği multidisipliner bir konudur. Tahliye ise acil mekânsal yönlendirmenin fiziksel boyutudur. Düzensiz bir tahliye, karmaşa ve yaralanmalara sebep olabilir. Bu sebeple yönlendirmeyi sağlayan okumalar herkes tarafından anlaşılabilir ve evrensel tasarım ilkelerine uygun olmalıdır. Özellikle kamu binaları ve çoklu kullanıcıya sahip yapılarda, mekana yabancı kullanıcılar için giriş ve çıkışlar, hacimler arası bağlantılar, yatay ve düşey sirkülasyon ve tahliye rotasını içeren prosedürler, yoruma kapalı ve net bir grafik anlatımı içermelidir.

Sirkülasyon kullanıcının mekan etkileşimiyle doğru orantılı olmalı, karmaşaya yol açmamalıdır. Kapılar acil çıkış yönüne doğru açılmalı ve tahliye yolu üzerindeki kapılarda eşik olmamalıdır. Herhangi bir acil tahliye durumuna karşı kapılar kilitli tutulmamalıdır. Pencerelerde afet anında cam kırıklarının etrafa saçılıp dağılmasını önlemek amacıyla özel cam filmleri kullanılabilir. Pencerelerde parmaklık veya kafes bulunması afet sonrası tahliyeyi engelleyebilir. Bina ve iş yerlerinde tahliye çıkışları iyi aydınlatılmış olmalıdır.

Evlerimizde ise antrelerin giriş-çıkış alanına yakın olmasından ötürü, bu alanda kullanılacak eşyaların özenle seçilmesi ve geçişi kapatmamasına dikkat edilmelidir. Mobilyalar kaçış yolunu engellemeyecek şekilde yerleştirilse dahi, sabitlenmedikleri sürece tehlike arz eder. Yapılan araştırmalar kullanıcıların mobilya ve duvarlarının zarar göreceği düşüncesiyle eşyalarını sabitlemediğini göstermektedir.

Kırılması durumunda yaralanmalara sebebiyet verebilecek dekoratif ürünler tercih edilmemelidir. Depolama alanı olarak kullanılan kapaklı ve çekmeceli dolaplarda uygun bağlantı elemanı ve güvenlik kilidi kullanılarak içindeki eşyaların düşüp parçalanması engellenmelidir. Aydınlatma elemanları depreme uyku sırasında yakalanma ihtimaline karşı yatak üzerinde konumlandırılmamalı ve hafif malzemelerden tercih edilmelidir. Deprem bölgelerindeki mobilya ve donatı imalatında eşyaların zarar derecesini azaltmak için hafif ve ahşap esaslı kompozit malzemelerin kullanımı önerilmektedir. Ürünlerin ağırlıklarını azaltmak, hafif ve esnek olmalarını sağlamak yaralanmaların önüne geçecektir.

Yapıya ait olmayan hareketli donatılar deprem esnasında devrilebilir ve tahliye yolunu tıkayabilir. Tahliye planlarının uygulanabilirliği, deprem sırasında kaçış yollarının azami surette açık tutulabilmesine bağlıdır. Bu sebeple yapı içerisindeki mobilyaların doğru yerleştirilmesi ve sabitlenmesi, tahliye yönünü engelleyici unsurları ortadan kaldırmaya yardımcı olur.

2017 yılında 1. Derece deprem kuşağında yer alan Kastamonu’da bölge sakinlerinin depreme yönelik iç mekan tedbirlerine ve farkındalık düzeylerine dair anket yapılmış ve bir araştırma makalesi yayınlanmıştır. Anket kapsamında, deprem sırasında bulunduğunuz yerdeki eşyalarda ne tür bir hareket meydana gelebilir sorusuna katılımcıların; eşya sallantı ile devrilebilir, yerinden oynayabilir, çıkışı engelleyebilir gibi mantıklı cevaplar vermelerine rağmen birçoğunun bu durumlara karşı tedbir almadığı görülmüş  çünkü depremin batıl inançları gereği kıyamet alameti, nazar, günahlar, kader gibi sebeplerden ötürü gerçekleştiğini düşünmüşler. Geçmişte yıkıcı depremler yaşamış olmalarına rağmen araştırma sonucunda bölge insanının bu inanıştan ötürü depreme hazır olmadığı görülmüş.

Unutmamak gerekir ki deprem, yerkabuğundaki hareketlerin yer yüzeyini sarsma olayıdır. Oluşumunun yaşam biçimi veya kültürle ilgisi yoktur. Deprem kuşağında yer alan bir coğrafyada yaşamak kader olabilir fakat önlem almamak bir tercihtir. Tercihlerinizi yaşamdan yana kullanmanız dileğiyle.

Sevgiler.

Aleyna Bayrak

Kaynaklar:

Karamanoğlu M., Ulay G., Deprem Riski Yüksek Bölgelerde İç Mekân Düzenlemelerinin İncelenmesi (Tosya Örneği), Kastamonu Uni., Orman Fakültesi Dergisi, 2017

Türk Tabipleri Birliği, Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, İş Yerlerinde Acil Durumlar ve Tahliyeler Nasıl Planlanır?, Elaine L. CHAO, John L. Hensaw. Çeviri: Bengü Ergin, Ekim 2001

Sarıtekin C., İç Mekan Tasarımında Yönelim ve Tahliye Sistemleri İncelemesi ve Bir Öneri Analizi, Başkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2016

Uzun O., Perçin O., Küreli İ., Mobilya ve İç Mekanlarda Deprem Hazırlıklarının Belirlenmesi (Simav ve Düzce örneği), Kastamonu Üni., Orman Fakültesi Dergisi, 2015