Değerli okuyucularım, bugünkü köşe yazımızda halkın büyük bir bölümünün rahatsızlık duyduğu, bazı belediye başkanlarının güç zehirlenmesine uğrayarak bir anlamda halkı hiçe sayarak “Her şeyi ben bilirim.” egolarına halkın sözcüsü olarak neden ve niçinlerini açıklamaya çalışacağız.

         Biz bu yazıyı yazarken elbette çok çalışkan, kendini hizmete adayan belediye başkanlarımızın da olduğunu unutmadık. Sayıları üçü beşi geçmeyen, egosu yüksek belediye başkanlarını şiddetle eleştirirken, kendini hizmete adamış belediye başkanlarımıza da saygı duyuyor, onları canı gönülden kutluyor, hizmetlerindeki başarılarının devamını diliyoruz. Yani İzmir’deki belediye başkanlarımızın büyük bir bölümü halkla birlikte bir başarı öyküsü yaratırken, “Vız gelir tırıs gider.” diyen belediye başkanını unutmuyoruz, 350 bin nüfuslu bir ilçeyi üç kişiyle yönetmeye kalkan şaşkın anlayışı  da unutmuyoruz.

         İktidar yolunun yerel yönetimlerden geçtiğini bütün siyasetçiler bilir. Seçilmeden önce herkesin önünde amiyane tabirle diz çöküp yalvaranlar seçilince bir başka şekle dönüşüyor. Maalesef her şeyi onlar biliyor. En yakınlarının telefonlarına dahi dönmeyecek kadar meşguller. Oysa Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’i örnek alsalar, sanırım kendilerinden utanırlar. Beş milyonluk şehri yöneten Sayın Tunç Soyer, kendisini arayanların telefonuna gün içinde ya da müsait olduğunda mutlaka dönerken, bizim çok iyi bildiğimiz, geçmişin sosyalistleri maalesef telefonlara dönmezler. Dönemezler. Yine CHP’nin en büyük sorunlarından biri belediye başkanı ve ilçe başkanları arasındaki uyumsuzluk. Aslında CHP’nin tüzük kongresinde şöyle bir madde eklenmeli; belediye başkanları otomatikman ilçe başkanı olsun. O zaman hiç kavga çıkmaz. Seçildikten sonra ilçe başkanını rakip gören zavallı anlayış yok edilmelidir. Yine eleştiriye asla tahammülü olmayan belediye başkanlarına diyoruz ki; kardeşim, siz demokrasiden nasibinizi almamışsınız. Gazeteciler sizi hakaret ve küfür etmeden ama en ağır biçimde eleştiriyorsa, hürmet edin. Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu, gazetecilerin zulüm altında olduğunu beyan ederek, mevcut iktidarı sürekli eleştirirken, siz ne yapıyorsunuz? Genel başkanınıza ters düşerek (Ahh sahte demokratlar) küfür ve hakaretin olmadığı eleştiriye tahammül edemeyip aklınızca üstün zekanızla sizi eleştiren parti üyesi gazetecileri ‘nasıl disipline sevk ederim?’ düşüncesindesiniz.  Bu düşüncedeki sayın başkanlar, vatandaş size başka yerleriyle güler. Gazetecinin görevi, asla ve asla küfür etmeden, hakaret etmeden kamu adına sizi eleştirmektir. Eleştiriye tahammülünüz yoksa iktidarı ve Sayın Cumhurbaşkanını diktatörlükle suçluyorsunuz ya, acaba sizde de diktatör olma hevesi mi var? Bu anlayışta devam ediyorsanız, Sayın Cumhurbaşkanından kibarca özür dileyin. Meydan boş değil, burası CHP. Bu yanlış düşünceler içinde olan anlayışı birileri gelir ve bozar.

         Bundan daha önce yazdığım bir yazımda, Chp Genel Merkezi’nin İzmir’deki bazı belediye başkanları hakkındaki suçlamaları incelemek üzere, yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ile  örgütlerden sorumlu genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kağan Salıcı’nın İzmir’e geleceğini belirtmiştim. Sanırım bu cuma günü Sayın Oğuz Kağan Salıcı ve Seyit Torun İzmir’e gelecek. Geldiklerinde de belediye başkanlarıyla bir toplantı yapacaklar. İsterseniz biraz örnekleyelim. Gaziemir’de karısını arş-ı alaya çıkaran, ‘vız gelir tırıs gider’ diyen Halil Arda’ya ve Bayraklı’da her şeyi ben bilirim diyen Serdar Sandal’a bir soruları olur diye tahmin ediyorum.

         Bir meclis üyesiyle yaptığım görüşmede, başkanlarının egosunun neden yüksek olduğunu konuştuk. Tanınan ve biline bir meclis üyesi arkadaşımız aynen şunları söyledi; “Abi, bu egosu yüksek olan başkanların çocukluğuna dönmek gerek. Sanırım çocukken mutlu bir aile yaşantısı geçirmediler. Güç eline geçince, bilinçaltındaki ezilmişlik ortaya çıkıyor.”        Bu söz ne söyleyeyim, ben psikolog değilim. Pardon pardon sayın başkanlar, geçmişte izinsiz olarak telefon görüşmelerini kaydeden çok başkanlar gördüm. İzinsiz kayıt suçtur. Ha ben sizi testi kırılmadan ikaz edeyim de… Geçmişteki malum belediye başkanının akıbetine uğramayın. Takdir sizin.

 HOŞÇAKALIN, SEVGİYLE KALIN.