Değerli okuyucularım, bugünkü köşe yazımda günlerdir kaos haline gelen Bayraklı Belediyesi ve CHP İlçe Başkanlığı arasındaki çekişmeyi yazmak istiyorum. Bayraklı’da günlerdir İlçe Başkanı Sayın Pınar Susmuş ile Belediye Başkanı Sayın Serdar Sandal arasındaki gerginlik allanarak, pullanarak hayli de abartılarak her gün bir başka pencereden, karşılıklı olarak her ikisi için de suçlayıcı ve destekleyici yazılar yazılıyor. İşin özüne gelirsek, evet Belediye Başkanı İle İlçe Başkanı arasında maalesef sıcak bir ilişki yoktur. Durumdan vazife çıkaranlar, gerilimden beslenenler bu konuyu abartarak basına yanlış bilgiler vererek maalesef bu iç çekişmeyi kan davası haline getirmek istiyorlar.
Siyasette uzun vadeli dostluklar olmadığı gibi, uzun vadeli kırgınlıklar da olmaz. Bu çekişme her iki başkana da zarar verdiği gibi, asıl zararı CHP görür. Onun içindir ki, bu sürtüşmeyi sonlandırmak, her iki başkanın da asli görevidir. İlçe Başkanı ilçenin işleriyle uğraşacak, Belediye Başkanı da, belediyeyle uğraşacak. Birbirlerinin alanlarına girip, bir hakimiyet kurma lüksleri yoktur. Bu konuda, duyarlı basına da görev düşmektedir. Kendilerine servis edilen, hayali, asparagas haberler incelemeden, doğruluğunu perçinlemeden reyting uğruna haber yapılmaz. Bir internet medyasında çıkan, “ Dokuz Meclis Üyesi Ankara’ya Gitti” haberi, tamamen asparagastır. Büyükşehir Ve Bayraklı Meclis Üyemiz, Sayın Cindi Canpolat’la görüştüm. İlginç bir şey söyledi; “Abi ben bir yıldır Ankara’nın yolunu bile bilmem. Birileri hayali haber üretiyor.” dedi. Olmayan bir şeyler yazarak, bu gerilimi yükseltmek, hiç de hoş değil. Belediye Başkanı Sayın Serdar Sandal ve İlçe Başkanı Sayın Pınar Susmuş’la görüşme yaptım. Sayın Sandal diyor ki; “Ben depremden sonra gözümü bile açamıyorum. İlçe ile uğraşacak durumda değilim. (Evet Sayın Sandal bunu diyor da gerilimden beslenen bazı şahıslar bu olayları kaşımaya devam ediyor.) Ben ne ilçenin düşmesi için imza toplarım, ne yönetimden birilerinin istifa etmesi için girişimde bulunurum. Bunlar birileri tarafından sürekli gündeme getiriliyor. Seçimle gelen, seçimle gider.” İlçe Başkanı Sayın Pınar Susmuşla da görüştüğümde; “Benim seçimle gelmiş İlçe Belediye Başkanına muhalefet etmem söz konusu bile olmaz. Ben kendi işime bakacağım, ilçemin Belediye Başkanı’yla çok büyük problem varmış diye bilinçli kaşıyorlar.” dedi.
Her iki başkanın da ne kadar samimi olduklarını, önümüzdeki günlerde davranışlarından test edeceğiz. Her iki başkanın da seçilmesi için karınca kararınca destek vermiş bir ağabeyleri olarak şu tavsiyelerime kulak vermelerini isterim; (Tabi ağabeyliği kabul ederler mi etmezler mi onu da bilemem) Her iki başkan da sokak dedikodularına kulaklarını tıkamalıdır. Her ikisi de şunu iyi bilmelidir ki, asıl olan CHP’dir. ( Bizim dede diye hitap ettiğimiz CHP’nin önemli Genel Sekreterlerinden Sayın Önder Sav hep şunu söylerdi; “Hiç kimse CHP’den büyük değildir. Makamı, mevkiisi ne olursa olsun, buna göre davransın.”) Her iki başkan da köprüleri atmadan kendi siyasi durumlarını ön plana çıkarmak yerine “Asıl olan CHP’dir” deyip, bir uzlaşma zemini yaratmak zorundadırlar. Her ikisi de birbirinin makamına son derece saygılı olmak zorundadır. Her iki başkan için örgütten gelen tepkileri de burada yazıyorum dikkat etsinler; Sayın Başkanlar, işleriniz çok yoğun olsa bile gelen telefonlara cevap vermeyi öncelikli kılın. Bu konuda büyük tepki var. Her iki başkana da diyorum ki, yılbaşı geliyor, bayram geliyor, örgütünüzü aramak nezaketinde bulunun. Biriniz atanırken, biriniz seçilirken bazı insanlar o günün şartlarında sizin karşınızda olabilir. Seçim bitti, ikiniz de iş başında olduğunuza göre daha kucaklayıcı, daha kapsayıcı olmak zorundasınız. İnsanlar dün karşınızda olsa bile bugün onları arayıp halini hatırını sormak, onlarla kucaklaşmak, sizin asli görevinizdir. Eğer kucaklayıcı olmazsanız, bütün samimiyetimle söylüyorum, bu makamlardan sonra yanınızda dost bulamazsınız. Hanginiz haklı hanginiz haksız moduna girmiyorum. Egolarınızı törpüleyin, hadi bir yerden başlayın. Asgari müşterekte birleşerek birlik beraberlik havası verin. “Ben ona kapalıyım” diyen bir zihniyet varsa, faturasını ağır öder. Özellikle Sayın Belediye Başkanı’nın derleyip toparlayıcı olarak adım atması gerekir. Atılacak bu adım, birinin galibiyeti, birinin mağlubiyeti değildir. Siz iki başkan, bu buzları eritirseniz biz de size basın olarak, düne bir sünger çekerek yardımcı oluruz. Yook ben bilirim derseniz, eyvah eyvah eyvah, yandı gülüm keten helvası. Ama, fakat, lakin demeden, hepimiz (ben dahil) egolarımız törpüleyerek bir noktada uzlaşmak zorundayız. Aslolan CHP olduğuna göre, bu duyarlılığı göstermeyen olursa, o bulunduğu makamları bir daha hayalinde göremez. Sayın İlçe Başkanı, “Ben Belediye Başkanı Adayı olmayacağım” diye defalarca kez tekrar etti. Gönlünde yatan milletvekilliği ise herkesi kucaklamalıdır. Sayın Belediye Başkanı da “Ben bir daha buraya aday olacağım” diyorsa, onun için de aynı sözleri söylüyorum. İnsanları kucaklamayı kendilerine şiar edinsinler. Telefonlara çıkmak o kadar zor değil. Örgütteki insanları bayramda, yılbaşında aramak da yük değil. İnsanların gönlüne girmeyi kendinize ödev kabul edin.
Tekrardan diyorum ki, Belediye Başkanını ve İlçe Başkanını şu oranda suçlu, şu oranda yanlış demek yerine hangisi adım atacak onu bekliyoruz. Bu yazıyı yazmama neden olan telefonda görüştüğüm CHP’deki apoletlilere, yönetici ve başkanıma diyorum ki; ben vazifemi yaptım. Birleştirici yazıyı yazdım. Takipçisi sizsiniz.. Hadi başkanlar ikiniz de bizi utandırmayın.
Hoşçakalın, sevgiyle kalın.