Bu hafta İstanbul, iddialı bir açılış daha gerçekleştirdi: İstanbul Finans Merkezi. Türkiye'nin dünya ekonomisinde hak ettiği yeri alması bakımından önemli bir adım. Bölgesel etki alanı oluşturmak açısından önemli bir karar ve önemli bir yatırım. Bunun sadece bugüne değil geleceğe yönelik büyük bir vizyonun habercisi olduğu kesindir.
Merkez Bankası’ndan kamu bankalarına bütün ekonomide lokomotif kurumların İstanbul’a taşınması uzun yıllar ve büyük yatırım gerektiren bir durum olmuştur. Bugün için 65 milyar liralık bir yatırımdan söz edilmektedir. Sıfır atık, yeşil dönüşüm ve bunun için yeşil kira sertifikasıyla elde edilen 600 milyon liralık fon, yeşil dostu projelere ayrılmıştır. Konaklama için oteli, 26 bin 500 araç kapasitesi ve akıllı şehir modeliyle iş dünyasına yeni bir bakış sağlayacak bir yatırım olmuştur.
Neden finans merkezi?
Bu merkezler paraya yön verilen merkezlerdir. Kaynakların, yatırımların yönetimi, geliştirilmesi ve değerlendirilmesi bu merkezlerde olmaktadır. Geleceğe yapılacak yatırımlar ile muhtemel projelerin fon akımları da buradan yönetilecektir. Fon akımında kamu kaynakları, kurumsal yatırımcı ve özel sektör yanı sıra uluslararası yatırımcılar da burada aktif olarak yer alacaktır.
Finans merkezi olmak kolay mı?
Bir kentin finans merkezi olması için bir ağırlığı ve tanınırlığının olması beklenir. Kent kendinde bu “ışığı” sergileyebilmelidir. Sadece binaları yapıp finans merkezi olmayı beklemek elbette yeterli değildir. Burada “finans kadar emek ve iş döngüsü” oluşturulabilmelidir. Bunun da bir endeksi elbette vardır: Küresel Finans Merkezleri Endeksi (Global Financial Centres Index). Bu endeks beş ana başlıktan söz etmektedir: “Bu merkez başta “fiziki altyapı ve donanım” gerektirmektedir. Sonra bir cazibe merkezi olarak “yetkin bir çalışan kitlesi” olmalıdır. İş Çevrelerinin burayı bir “merkez olarak kabullenmesi”, “Finans sektörünün gelişmişliği” ile “güven ve itibarı” sağlanmalıdır.
Bütün bu ortamın korunup kollanması için ülkenin siyasi istikrarı, etkin bir hukuk sistemi ve vergi harcama gibi kamusal müdahale araçlarının sınırlandırılması gerekmektedir. Alanında söz sahibi, yetenekli insanların buraya çekilmesi, şehrin yaşayan ve yaşatan bir şehir olması, ulaşım ve iletişim altyapısının sorunsuz işlemesi çok önemlidir. Bunların yanı sıra finans merkezi olacak şehrin de sosyo kültürel zenginlikleri tarihi dokusu bu yapıyı daha hızlı geliştirecektir. Yukarıda belirtilen endekse göre 119 şehir sıralanmış ve Istanbul bu listede 70. sıralarda yer almaktadır. Bir dikkate değer yanı, tarihi dokusu, konumu ve gelişmeye açık inovatif öğeler taşıyor olmasıdır.
FinTek Kenti olmak kolay mı?
FinTek kelimesi “finansal teknoloji” kelimelerinden oluşturulmuştur. Bir şehrin FinTek uyumlu olması, yeni girişimlere cesaret verecek, destekleyecek bir eko sisteme, küresel finansal hizmet kuruluşları ile etkileşime, güçlü bir iş etiğine sahip olması beklenmektedir. Sıralamalarda Ankara 165. Sırada iken tarihten beri önemli bir ticaret merkezi olan İzmir listeye girememiştir.
Dünyada finans merkezi deyince New York, Londra, Frankfurt gibi asırlık merkezlerin yanı sıra son dönemde Dubai, Singapur, Hong Kong da bu listeye girmiştir. Fianansal hareketin merkezi şimdilerde batıdan doğuya doğru kaymaktadır. Bu anlamda İstanbul’un öne çıkartılması doğru bir karardır. Bundan sonrası bu fikrin desteklenmesi ve geliştirilmesi olacaktır. Asya - Avrupa arasındaki ticari rekabet, ülkemizin jeopolitik konumu, İstanbul için yeni fırsat pencereleri açacaktır. Ülkemizin yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla hedefi için önemli bir adım olmuştur.
10 yıldır devam eden bu çalışmalar Türkiye için yeni fırsatlar sunmaya uygundur. Yatırım çekme potansiyeli, tasarrufları yeni finansal araçlara yönlendirilmesi, finansal istikrarı sürdürülebilir kılacaktır.
3 milyon 380 bin metrekarelik alanda faaliyet gösterecek olan Istanbul Finans Merkezi, ülkemizi dünyayla yarışır hale getirecek, Londra ve New York gibi finans merkezleriyle rekabet edebilir konuma taşıyacaktır.