İzmir Büyükşehir Belediye başkanımız Tunç Soyer'in yerelde kalkınma hedefi ile başlattığı başka bir tarım mümkün projesinin sonucu tersine göçü getirir mi, tersine göç önemli mi biraz bunları irdeleyelim... Öncelikle şunu bilelim 1950’de nüfusumuzun %75 İ köyde yaşayanlar iken bugün itibariyle tersine döndü %75 nüfus kentte yaşıyor...Ve kentler çarpık kentleşme, alt yapı yetersizliği, belediyelerin iş yükünün artması, konut sıkıntısı, gecekondulaşma gibi sorunlar ile uğraşırken sosyal sorunların dışında aynı zamanda ekonomik sorunlar yaratıyor… Sosyal sorunun faturası da ekonominin faturasına eklenince sorunlar daha da büyüyor.. Aynı yollar, aynı polis, aynı okul, aynı su şebekesi, aynı yollar köyden kente göç edenlerin de yükünü taşımaya çalışıyor, yaşam kalitesi düşüyor.. Köyde üretici olan, tüketimini kendi karşılayan nüfus kente işsiz ve tüketici olarak geliyor…
Köyde iken hayvansal ve tarımsal üretimi ile milli gelire, ülke ekonomisine katkıda bulunanlar, kendi sütünü içenler, kendi ekmeğini, peynirini, tavuğunu, sebzesini yiyenler kentte marketlere yönelmek durumunda kalıyor. Sanayi yumurtası, eti, ekmeği satın alıyor ve bunun sonucunda gıda fiyatları tırmanışa geçiyor… Bu işin sonunda kimler kazanıyor tahmin ediyorsunuz. İşte tam da burada Türkiye’nin bir tersine göç seferberliğini başlatması gerekmiyor mu? Kırsal alandan kente göç, iş bulma imkanlarının sınırlı olmasına rağmen giderek arttığına göre tarım politikalarının gözden geçirilmesi gerekmiyor mu? Kırsal kesimdekilerin üretimlerini sürdürmeleri için gereken politikaları geliştirmeye ve uygulamaya mecbur değil miyiz?
Hazineye ait atıl durumda tarım arazilerinin çiftçiye, köylüye kazandırılması ile kendi köyünde üretim yapmaları sağlanması gerekmiyor mu? 80’li yıllara kadar Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan tarım sektörünün canlandırılması gerekmiyor mu? Üreticilerin ürünlerini zarar etmeden satacak mekanizmaların sağlanması gerekmiyor mu? Üretim bazlı teşvikler ve faizsiz kredi imkanları geliştirilmesi gerekmiyor mu? Yerli üreticiye yerli tohumlar ile üretim yapabilecek imkanlar sağlanması gerekmiyor mu? Ekonominin bu kadar dibe vurduğu bir zaman, tersine göç için, köylünün köyünde kalması için doğru bir zaman…Tabii ki tersine göçün de sağlanması için köylerde çocuklarının kaliteli eğitimini sağlayacak çözümler üretilmeli ve aynı zamanda köylerde de kentlerdeki gibi sosyal aktiviteler, (sinema, tiyatro, spor alanları, kültür merkezi, kafe gibi) gerekli projeler, kentsel dönüşüm projeleri ile hayata geçirilmeli. Unutmayalım ki tarım politikalarının yanlışlığı kırlarda yaşayanların tarlalarını boş bırakarak kentlere göçmelerinin ana nedenidir. İzmir’de Tunç Başkan’ın başlattığı “Başka Bir Tarım Mümkün” başlığının önemini şimdi daha iyi anladık mı dersiniz? Alım garantili sözleşmeli üretim modeli ile kooperatifler üzerinden destekler çok önemli, yem, soğuk hava depoları, işleme paketleme tesislerini kuruyor olması çok önemli, fidan çiçek, zeytinyağı, bal, tereyağı, peynir gibi kent ihtiyaçlarını kooperatiflerden alıyor olması çok önemli, ücretsiz dağıttığı küçükbaş hayvan, manda, arı kovan alımlarını da üretici birliklerinden satın alıp yerel üreticiye destek olması çok önemli... İşte bu anlamda BAŞKA BİR TARIM MÜMKÜN’ün sonuçlarını bilmem anlatabildim mi? Sevgi ile kalın...
Not: Tersine göç ve köylünün köyünde kalması ile ilgili öneriler çıkacaktır diye düşünüyorum..