Elle tutulamayan, gözle görülemeyen ama hafızamızda, duygularımızda, ruh halimizdeki etkisi inanılmaz!
Beş duyu organından biri; bir koku meselesi…
Beynimizin ruhumuza kadar çözülüp gitmesi sanki... Elle tutulmayan gözle görülmeyen belki de bir türlü anlatılamayan…
Kişisel algılarımız, kokulardaki kişiselliğimiz. Kimya gibi, hava gibi
Kokular sanki başka dünyalarla bağlantımız.
Her açılan kapının arkasında aldığım kokular…
Gözlerimin iyi görmediğinden midir bilinmez, ama o zaman iyi duymam da lazımdı, adeta bir köpek gibi havadan kokuları ayrıştırıyorum!
Ev kokuları, insan kokuları, bulunduğum yerin hatta o yerdeki enerjilerin kokuları… Bu kokular mekanlarla, insanlarla, havayla birleşip, beyin hücrelerimin her birine misafir olup oturuyorlar ve asla kalkmıyorlar…Hislerimle özdeşleşir onlara öylece yapışır kalırlar ... Kalkıp gitseler bile görselliğimden, sonraları nerde olsa tanırım onları ben…
İstemediğim, tiksindiğim, bir daha duyumsamak istemediğim kokular bile otururlar öylece tepemde, kovalasam bile kalkıp gitmezler burnumun ucundan, Hislerimin alacaklısı gibi dikip dururlar gözlerini, hoşlandığım kokular arasından.
Böylece tahmin ederim o kokunun sebep olduğu gizemi, eşyasını, derdini, hasretini, takıntısını…
Yaşlıların evlerinde mesela, ağır bir koku vardır. Lüzumsuz eşyaları vazgeçmişlerdir artık sahiplerine bağlılıktan. Efendisinin öleceğini anlamış gibi, kullanılmamaktan, belki de işlevini unutmuş, ağır bir koku salgılarlar o eşyaların her biri…
Ne kadar çeşit ne kadar enerji var algılıyorum işte…
Güzel anlar kokularını bilir misiniz? Sevdiğiniz hani o hep burnunuzda tüten, asla unutmayacağınız kokular.
Kişiseldir her koku herkes de değişir tadı tuzu.
Anne kokusu, bebek kokusu, büyüdüğümüz evin kokusu, kitap kokusu, kış mevsimi, yaz mevsimi, lodos veya meltem kokusu…
Kısacası yaşanmışlık, devinim kazanmış yaşam kokuları. Doğduğumuzdan beri bize çaktırmadan eşlik ederler ve bazen haberimiz bile olmadan terk ederler bizi.
Bedenimizdeki en gizli silahtır koku duyusu belki de. Duyumsamanın, farkına varmanın içten içe.
Geçmişiyle, geleceğiyle, koklaya koklaya yaşamalıyız öyleyse, payımıza ne düştüyse…
Aşk, sevda bile kokar sevince. Nasıl burnunda tüttüyse, Muzaffer Tayyip Uslu’nun dizelerinde;
Bir Sevda Şiiri
Sen eski bir sevda şiirisin
Bir koku var sende,
Sıcak yaz akşamlarına mahsus…
Ellerinde mi,
Saçlarında mı,
Gözlerinde mi
Bilmem…
Bir koku var sende,
Sıcak yaz akşamlarına mahsus…