Ramazan Ay’ınız nasıl geçti? Öncelikle hepinizin Ramazan Bayramı’nı kutlamak isterim.
Bu ay boyunca kiminiz oruç tuttu, kiminiz dua etti, kiminiz meditasyon yaptı. Kiminiz karantinada evde işlendik, kimimiz salgında bile çalıştı. Bu mübarek ayda bize öğretilen ya da içimizden geldiğince ibadetlerimizi yaptık yapamadık ya da yapmadık... Önemli değil, Tanrı ile aranızda, değerlendirmek kimsenin haddi değil…
Ramazan ayını seviyorum elbet. Çocukluğumda, yazın balkona kurulan sahur masasını, annemin baş örtüsüyle tüm aileyi dualarla okuyup üflemesini, babamın her gün üşenmeyip sıcak pideleri, tatlıları eve yığışını; kışın ise soba başında telaşsız yaptığımız sıcacık sohbetleri…
Ama sevmediğim şeyler de vardı Ramazan ayında… Şimdi de var…
Zaman geçtikçe toplumda, sevdiğimiz geleneksel yaşam kültürünün azalması söz konusuyken, sevmediğimiz insan davranışlarının katlanarak artması ne tuhaf değil mi?
Şu Ramazan ayında oruç tutan insanlar özellikle de çalışanlar mesela, niye çalıştıkları yere karşı devamlı duygusal baskı halinde olurlar, oruç olduklarını gözümüze sokarlar dillerine dolarlar ya da her ayıbının üstünü örtecek bahane yaparlar acaba?
Size bir tavsiyede bulunayım eğer evle ilgili bir tadilatınız varsa, işinizle ilgili önemli proje aşamasındaysanız, ya da birinin hatasını söyleyip uyaracaksanız asla Ramazan ayına denk getirmeyin!
Benim çok başıma geldi. Adam, yevmiyesini tam alıyor ama öğle saatinde ‘’abla oruçluyum ‘’ diye işi yarım bırakıp gidiyor! Hem sevaba giriyor hem para kazanıyor! Ne yardan geçiyor ne serden!... Peki benim suçum ne? İbadetini niye işine alet ediyorsun?
Kadının biri, haksız yere bekleyen onca insanın önüne geçmeye çalışırken ‘’orucum” diye bağırıp, beklemeden işini görevliye yaptırtıyor!
Trafikte, toplumda iftar vaktine doğru kontrolsüz bir telaş herkes birbirini ezmeye çalışıyor, sanki beş dakika daha yemese ölecekler! Herkeste bir surat bir sinirlilik hali!
Peki, oruç tutmayanların suçu ne Allah aşkına! Siz sevaba gireceksiniz diye, oruç tutmayan insanlar sizin kahrınızı çekmek zorunda mı? Oruçlu insanların kaprislerini çeken insanlarda sevaba giriyorlar mı yoksa?
Tanrı ile insan arasına girilmez! Kimsenin ibadeti kimseyi ilgilendirmez. İnanç, din ve ibadet kavramlarının dünyevi işlerle alakası yoktur.
İnançların ve dinlerin toplumları birleştirmek gibi bir amaçları vardır. Hele bizim dinimiz bu konuda çok hassastır. O yüzden Türk Cumhuriyet’inde din ve devlet işlerini birbirinden ayrılmıştır!
Tümden tikele doğru gelecek olursak, tuttuğunuz orucun bu dünyadaki işlerle ilgisi yoktur ve kimse sizi (ya da beni) oruçlusunuz diye pohpohlamaya mecbur değildir! Ayrıca benim bildiğim oruç; zihinle, bedenle ve ruhla tutulur… Buna kimsenin hakkını yememek, maddi manevi, kimseyi mağdur etmemek de bunlara dahildir…
Ve ibadet insanın kendisiyle baş başa kalma, ruhunu eğitme halidir…
‘’ Dün akıllıydım,
Dünyayı değiştirmek isterdim.
Bugün ise bilgeyim, kendimi değiştiriyorum…” Hz. Mevlana
İyi Bayramlar dilerim hepinize…