Biraz müstehcen mi kaçar acaba?
Kadınların penisi olsaydı nasıl olur? Yahut erkeklerin vajinası?
Sorularını sorsam ya da sormaya kalksam…
Çoğu erkek arkadaşlarınızda duymuşsunuzdur; ‘’Ben kadın olsaydım, kesin çok rahat olur, önüme gelenle ilişkiye girerdim.’’ diye! (evet argo bir ifade ama masumca söylendiğini kabul etmek gerekir.) Bu lafı kadınlara, onlarla cinsel açıdan fütursuzca birlikte olmak için mi söylüyorlar. Biz uyanık kadınlar böyle düşünebiliriz.
Bu kadar art niyetli olmayalım. Erkeklerin bedeni dengede tutan omurilik organı bacaklarının arasında olduğu için, böyle düşünmeleri çok doğal.
Hadi bir de konuya şu açıdan bakalım. Biz kadınların penisi olsaydı, eminim ki Venüs gezegeninden gelen duyarlılığımızla, içgüdüsel olarak ne kadar spermlerimizi dağıtma eğilimi gösterirsek gösterelim, bize bacaklarını açan her erkekle beraber olmazdık.
Yine kadınsal duyarlılığımız bu spermleri korur, saklar ve onları hak edecek bir erkeğin vajinasına bırakırdık.
Önce beğenir aşık olur ölçer, tartar, ve cinsellik tek amacımız olmazdı. Cinselliğe bakışımız kutsal bir bütün olup karşılıklı enerji akımıyla yaratacağımız her defasında yenilenen hayati ışığı olurdu ilişkilerimizde.
‘’Bu erkekle olacağım ama hasta mı, benden hamile kalır mı, spermlerim hak ettiği yeri bulur mu, onlara nasıl davranır?’’ gibi sorular, tek gecelik içgüdülerimizin temelini oluştururdu.
Bu yüzden bu kafa karışıklıklarıyla uğraşmamak için bir erkeğe bağlı kalıp, tek eşli olmaya devam ederdik.
Tecavüz diye bir şey kesinlikle olmazdı. Erkeklerin olur olmaz histerik bir şekilde bacaklarını açmaları, bize tiksinç bile gelebilirdi! (Beyinler aynı dikkatinizi çekerim, sadece organlar yer değiştiriyor)
Burada demek istediğim şu; erkek ya da kadın, hangi cinsel organa sahip olursak olalım asıl üstünlük, güçlü iradeye sahip ve duyarlı olmaktan geçiyor.
Sadece rahatlamak için yapılan tüm insani eylemler, bizi hayvansal bir tutkuya yönlendiriyor.
Düşünce, düşünme şekillerinden.
Duyarlı ve duygusal hislerden, insanlığa sadık kalınarak, cinselliği yaşamaktan...
Tıpkı Karanlık Heraklitos’un dediği gibi;
“Duyu organları akılsız ruhlara hizmet ettikleri zaman kötü tanıklardır. Eşek samanı altına tercih eder; köpek tanımadıklarına havlar. Domuz için çamur saf sudan değerlidir. Deniz suyu ister temiz, ister kirli olsun balıklar için kurtarıcı, kirli su insanlar için uğursuzdur.”