Değerli okuyucularım bugünkü köşe yazımızda yaklaşan CHP kurultayında neler olacak senaryosunu ve özellikle İzmir’deki okuyucularımızın büyük merakla beklediği CHP’deki Tuncay Özkan dönemi bitiyor mu sorusunun cevabını sizlerle paylaşacağım. Ama öncelikle CHP genel merkezi ve genel başkan Kılıçdaroğlu’na karşı bir hareket başlayacak mı senaryolarına biraz değinip yazımın ikinci bölümünde de sayın Tuncay Özkan ile ilgili yorumlarımızı aktaracağım.

Kaynaklarımdan biri olarak değerlendirdiğim sayın Ali Avcu’nun (aliavcutoplumsal.com.tr) yazısından da bir alıntıyı paylaşmak istiyorum. Kurultay süreçlerinde her zaman CHP için bir takım kara propagandalar yapıldığı gibi hayali senaryolar da üretilir. Biz buna alıştık. Özellikle 9 seçim kaybedip iktidar ve bazı CHP kanadı tarafından ağır eleştirilere tabi tutulan genel başkan sayın Kemal Kılıçdaroğlu, millet ittifakının oluşumunu sağlayarak bütün büyükşehirleri CHP’nin kazanması başarısını elde edince genel başkanlık döneminin en güçlü zamanını yaşıyor. 9 seçimlik yenilgisi, meşhur Ekmeleddin vakaları unutuldu. Sayın Kılıçdaroğlu’nun millet ittifakını hayata geçirmesi genel başkanlık döneminin en büyük tarihi başarısıdır ve şu anda en güçlü pozisyondadır. Şimdi okuyucularımız eeee bu kadar güçlü genel başkana kim rakip çıkabilir, kim operasyon yapabilir, mümkün müdür, bu senaryolar hayal ürünüdür dese de konu CHP olunca bilinmeyen bütün işler devreye girer. Şimdi biraz geriye dönelim bazı bilgiler verelim. Sayın Ali Avcu’nun  değerlendirmesinden notlar paylaşmak istiyorum. Tarih 2014’ü gösterdiğinde gezi protestoları sonrası sosyalist ve Kürt siyasi hareketi ile çeşitli STK’ların bir araya gelerek oluşturdukları bir yapı varlığını deklare etti. BİRLEŞİK HAZİRAN HAREKETİ. Bu yapıya CHP kurumsal olarak dahil olmazken partiden bağımsız olarak 3 önemli partili bu yapı içinde yer almıştı. Bunlar İlhan Cihaner, Gökhan Günaydın ve Canan Kaftancıoğlu. Özellikle Canan Kaftancıoğlu’nun ismi ön plana çıkarken sayın Kaftancıoğlu o dönem CHP İstanbul il başkan yardımcısıydı. Biraz daha geriye gidelim. Tarih 15 Eylül 2011. Bu tarihte CHP’de önemli bir atama gerçekleşti. CHP İstanbul il başkanlığı görevine parti örgütünden gelmeyen Oğuz Kaan Salıcı ‘paraşütle’ atandı. Ama Salıcı’nın daha önemli referansları da vardı. Zira Oğuz Kaan Salıcı parti içinde giderek etkin hale gelen 10 ARALIK HAREKETİ’nin parlayan yıldızıdır. Salıcı, DİSK genel başkanı Süleyman Çelebi’nin koruyuculuğunda siyasete atılmıştır. Bu 10 Aralık hareketindeki pek çok liberal isim gibi Oğuz Kaan Salıcı’da CHP’yi yerden yere vurur hatta ‘CHP kapatılsın’ diyen koro ile gayet güzel bir ses uyumu vardı. Ama devran dönüp operasyon ile Baykal tasfiye edilince 10 Aralık ekibiyle CHP’nin yolları açılmıştır. Bu 10 Aralık Hareketi’ni kuran DİSK genel başkanı Süleyman Çelebi’dir. DİSK ise SOROS etkisindeki Alman Vakfı Friedrich Ebert Vakfı’nın partneridir. Kılıçdaroğlu genel başkan olur olmaz ilk icraatlarından birisi de 10 Aralık hareketlerinin sahibi sayın Süleyman Çelebiyi milletvekili yapmak olur. Çelebi tam bir ekipçidir. Oğuz Kaan Salıcı’yı Mehmet Karasu ile tanıştırır. Mehmet Karasu kısa sürede Oğuz Kaan Salıcı’yı parlatacak ve yakın arkadaşı olan dönemin CHP İstanbul il başkanı Nebil İlseven’in yardımcısı olarak ‘görevlendirilmesini sağlayacaktır’. Aradan kısa bir süre geçince Gürsel Tekin’e yakın il başkanı Nebil İlseven’in ayağı kaydırılınca Erdoğan Toprak’ın yoğun lobi faaliyeti, Süleyman Çelebi’nin de desteğiyle, Salıcı il başkanı olarak atanır. 2018 yılındaki kurultay takvimi işlemeye başladığında Kılıçdaroğlu SODEV-10 Aralık ekibince İstanbul’dan darbe yiyeceğini düşünerek kendi il başkanı Cemal Canpolat’tan desteğini çekerek Canan Kaftancıoğlu’na destek verir. Oysa Kılıçdaroğlu yanılmaktadır. Çünkü Kaftancığlu 2014 Birleşik Haziran Hareketi döneminden başlayarak DİSK ve Salıcı üzerinden zaten 10 Aralık hareketiyle irtibattadır. Yani kaldıraç modeli yine işlemiştir ve adaylar ortaya çıktığında her 2 adayı da bünyesinden çıkaran 10 Aralık Hareketi daha oylar kullanılmadan seçimi kazanmıştır. Bu bilgilerden sonra konumuzun aslına dönelim.

Tarihinin en güçlü dönem başkanlık dönemini yaşayan sayın Kılıçdaroğlu’na karşı Oğuz Kaan Salıcı ve Canan Kaftancıoğlu’nun öncülük ettiği grup her an bir aday çıkarabilir. Bu zaten beklenen bir gelişme. Ama unutulmaması gereken siyasetin neresinde diye daha çoğunun kavrayamadığı Adana büyükşehir belediye başkanı Zeydan Karalar, Bursa büyükşehir belediye başkan adayıyken CHP’nin özellikle Bursa il başkanlığının yaptığı korkunç hatalar sonucunda seçim kaybettirilen Nilüfer Belediyesi’nin efsane başkanı sayın Mustafa Bozbey ve bunun İzmir’deki diğer kanadı kim?(İşte bunu şimdilik yazmamam gerekiyor). Bunlar sürecin neresinde. Özellikle sayın Bozbey İstanbul büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu henüz aday yapılmadan 1 yıl öce ‘İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı Ekrem İmamoğlu’dur’ diye öngörüde bulunan çok deneyimli bir siyasetçidir. Biz şimdilik bu isimlerle yetinelim. İleride yazacağımız yazıda daha çok isimlere ve olaylara döneriz. Toparlayacak olursak CHP genel merkezinde büyük değişiklikler olacak. Genel başkana karşı aday olarak sadece Muharrem İnce’yi görenler sanırım diğer fotoğrafı görmüyorlar ya da işlerine gelmiyor. Kılıçdaroğlu’nun yanında gözüküp ona karşı kesinlikle aday çıkaracak genel merkez yöneticilerinin bütün siyasetçiler çok iyi bilir.  Burayı şimdilik bu kadar yeterli görüp sayın Tuncay Özkan’la ilgili iddiaları yanıtlamaya çalışayım.

Sayın Tuncay Özkan enteresan kişiliğiyle CHP’de son dönemde ağırlığını hissettirmiş, gönlünde İzmir büyükşehir belediye başkanlığı yatan çok ekipçi bir siyaset kurdudur. Özellikle Aziz Kocaoğlu dönemindeki çalışmaları İzmir’i neredeyse ikiye bölmüştü. Bugün de İzmir siyasetinde belediye başkanlığı ve örgüt düzeyinde hissedilen bir ağırlığı vardır. Sayın Özkan’ın büyükşehir belediye başkanlığı aşkı ve örgütleri dizayn etme hırsı CHP’nin belli kesimi tarafından özellikle genel merkez tarafından mercek altına alınmıştır. CHP genel merkezinde görevli çok üst düzey 2 yetkiliyle yaptığım görüşmede Tuncay Özkan’ın CHP’den kopması ya da çok hoş bir cümle değil ama koparılması gündemde. Biz prim yapmak uğruna bu enteresan bilgileri veren yetkililerin isimlerin asla açıklamayız. Çünkü gazetecilik güvene dayanır. Yetkililerin size verdiği ve yazılmamasını istediği bilgileri yazmak ve deşifre etmek asla ve asla gazetecilin etik kuralıyla bağdaşmaz. Sayın Tuncay Özkan’ın CHP’deki pozisyonu ne olur bilemem. Ama kendisini yıpratmak adına son günlerde geçmişe dayalı yaptığı icraatlar ısıtılarak ortaya konuyor. Aşağıda yazacağımız bilgiler bugün meydan gelmiş değildir. Yıllar önce meydan gelmiş bu bilgileri tekrar tekrar gazetecilere servis etmek sanırım Tuncay Özkan’a karşı düğmenin basıldığı anlamına geliyor. Aşağıdaki bilgileri yazarken kaynak olarak sayın Sebahattin Önkibar’ın Youtube’da yayınladığı video görüntüleri ve sözlerini değerlendirdik. Sayın Önkibar geçmiş yıllarda TGRT’de çalışmış, sonra Aydınlık gazetesinde de yazarlık yapmış deneyimli hatta cesur diye tabir ettiğimiz yazılar yazan bir gazetecidir. Sayın Tuncay Özkan, Sabahattin Önkibar’ın kendisi ile ilgili yaptığı yayınlara geçmişte Ankara, İstanbul ve İzmir’de davalar açmış ama hepsinde de yargı Önkibarın lehine karar vermiştir. Önkibar hakkındaki tazminat davaları da reddedilmiştir. Aşağıda yazacağım iddiaların tamamını Youtuba’da Sebahattin Önkibar’ı tıklayarak dinleyebilirsiniz. Ben oradaki iddiaların birkaçını sıralayacağım.

  1. Sayın Tuncay Özkan TGRT’nin eski sahibi mutaassıp kesimin önde gelen isimlerinden biri olarak bilinen Enver Ören hakkında yazdığı kitabı Enver Ören’den 2 milyon dolar alarak yayınlamamış mıdır?
  2. Biz kaç kişiyiz diye kamuoyunda adlandırdığı cumhuriyet mitinglerinin düzenlemesinin nedeni geçmiş CHP genel başkanı olan Deniz Baykal’dan Önder Sav’ın yerine beni genel sekreter yapmazsan partiyi bölerim diyerek sayın Baykal’la da münakaşa edip bu hareketin öncülüğünü yapmış mıdır?
  3. Kahramanmaraş’ta PKK’ye ait Ziraat Bankası şubesindeki bir hesaba MİT el koyduğunda bu para kim tarafından kullanılmıştır. ( burasını ben yazmayayım, siz videoyu izleyin)
  4. Mesut Yılmaz’a olan yakınlığından dolayı MİT başkanı olarak atanan Şenkal Atasagun’un atanmasında dahili var mıdır?
  5. Eski başbakan Mesut Yılmaz’ın Avusturya’da yumruklanacağını 3 ay önceden birilerine servis etmiş midir?

İşte bu aykırı sorular yıllar sonra ısıtılarak herkese servis ediliyorsa sayın Önkibar Youtube da bas bas bağırıyorsa bu durduk yere olmaz. Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü. Bizce bunların nedeni CHP genel merkezindeki bazı güçler sayın Tuncay Özkan’a karşı harekete geçmiştir ve bu servisleri de bilerek yaptırmaktadır. Biz de bunları referans alarak sayın Tuncay Özkan’ın CHP’deki etkinliği bitiyor mu dışlanıyor mu diye gazetecilik refleksiyle yazmak gereği duyduk takdir kamuoyunun. Sayın Özkan gider mi gitmez mi onu bilmem ama şu anda İzmir siyasetinde halen etkin. İl başkanlığı seçiminde de oynayacağı rol çok önemlidir.

İl başkanlığı derken bu konuyu ayrıca ileteceğim de bir zamanlar tek liste olsun Deniz’den başka kimse çıkmasın diyenler maşallah ikinci adayı hazırlamak için harıl harıl çalışıyorlar. İşte siyaset böyle bir şey. Dün Deniz Yücel’e karşı çıkanlar bugün onun yanında, yanında olanlar karşısında. Sayın genel başkan Kılıçdaroğlu’nun şu sözüne yürekten katılıyorum: CHP’yi idare etmek devleti idare etmekten daha zordur.

HOŞÇAKALIN, SEVGİYLE KALIN…