Sahip olduklarından hoşnut olan kaç kişiyiz, her şeyin olduğu gibi olmasının tadını çıkaran?
Gerçek zenginlik daha çok mala sahip olmak mı, yoksa daha az şeye ihtiyaç duymak mıdır?
Dünyanın doğal zenginliklerinin farkına vardığımızda kişisel birikim yapmaya başlarız. Bütün dünya bizim arka bahçemizdir ve biz bu bahçeden topladıklarımızı biriktirmekten, gözümüzün önünde bize bakıp gülümseyen asıl hazineyi göremeyiz. Mallarımız biriktikçe, kibrimize de büyür yukarıdan bakmaya başlarız herkese…
Bugün sizlere bir masal anlatacağım. Judith Malike Liberman’ın Masal Terapi Kitabından olduğu gibi alıyorum. Masalımızın ismi ‘’BABA VE OĞUL’’
Toprak sahibi bir akşam oğlunla yürüyüşe çıkmış. Bir gün baba oğluna;
“Benimle gel, sana hoşuna gidecek bir şey göstereceğim’’ demiş. Güneş batmaya hazırlanırken tepeye tırmanmışlar...Zirveye vardıklarında ağustosböcekleri uzun otlarda şarkılarını söylüyorlarmış ve ağaçlardaki her yaprak ince, altın bir ışıkla parlıyormuş. Adam abartılı bir jestle oğluna aşağıda uzanan ülkeyi göstermiş. “Gördüğün her şey, bütün tarlalar, bacası tüten her ev, nehirdeki değirmen, orman, hepsi benim ve bir gün senin olacak. Topraklarımızın zenginliğini iyi seyret.”
“Hepsi gerçekten senin mi?’’ diye sormuş oğul.
“En küçük ot parçasına kadar.” diye yanıtlamış babası.
“Biz çok zenginiz baba. Çok şanslı hissediyorum” demiş çocuk.
Ve ikisi tepede gururla durup zenginliklerini seyretmenin keyfini çıkartmışlar.
Bir hafta sonra köyden fakir bir adam oğlunu yürüyüşe çıkartmış.
“Benimle gel, sana nefes kesici bir şey göstereceğim’’ demiş.
Yine gün batarken tepeye çıkmışlar. Gökyüzü rengarenkmiş. Tepede oturup aşağıdaki köyü seyretmişler.
Adam abartılı bir jestle bütün yeryüzünü ve gökyüzünü oğluna göstermiş. “Bak oğlum, tarlalara bak, bacası tüten evlere, nehirdeki değirmene, ormana, gökyüzünün muhteşemliğine. Bu güzellikler bahçesinde yaşama şansına sahibiz. Bütün bunlar seyretmemiz ve tadını çıkartmamız için bizim. Kalbin güzelliği görebildiği müddetçe dünyadaki en zengin adam olursun.”
Oğlu akşamın ışıklı renklerini içine çekmiş ve birlikte tepede durup gün batımını, sonra yıldızları seyrederek gökyüzünde okudukları hikayeleri birbirlerine anlatmışlar.
Sonuç mu?
Hiçbir şeyin eksik olmadığını fark ettiğinde dünyanın en zengini sensin.
Buket Işıkdoğan Köse