Örümcek kendi ördüğü ağa neden düşmez?
Hiç düşündünüz mü?
Çoğu kişi, örümceğin ağlarındaki yapışkan maddeye karşı, başka bir madde ürettiğini, bu nedenle de kendi tuzağına düşmediğini zanneder. Oysa bu olay tamamen zekâ işidir. Eğer örümcek kendini korumayı bilmezse, diğer sinekler, kelebekler ve böcekler gibi, kendi ağına yakalanır.
Bir yazıda okumuştum. Örümcek, önce milimetrenin binde biri kadar çapa sahip ağını örer, sonra ördüğü ağlara yapışkan bir madde salgılar, yalnız kendinin geçeceği bir kuru yolu en sona bırakır. İşini bitirip bu son geçitten çıkarken, bir taraftan da geçtiği ağ ipliğinin üzerine yapışkan maddesini bırakır. Bu sayede de kendi tuzağına düşmeden, yerinden uzaklaşmış olur.
Dünyayı örümcek ağı gibi saran iktidarların, sessizce halkı tuzağa çekerken kendileri için bir kaçış koridoru bıraktıkları kesin. Çünkü; ağa yakalanmış kelebekler gibi körlük göstermemiz, din, dil, cinsiyet adına insan olma erdemimizi unutmamız, hayatlarımızı iktidarların ellerine teslim etmemiz anlaşılır gibi değil. Ama asıl anlaşılması güç olan, aynı siyasilerin yaptıkları hatalara rağmen, kötülüklerine rağmen defalarca iktidara gelmeleri. Örümcekler gibi açtıkları koridordan avlanmaya devem etmeleri.
Honore de Balzac
‘’Kanunlar örümcek ağları gibidir. Zayıflar ağa yakalanır, güçlüler ise ağı delip geçer’’ demiş.
Neyse biz örümceğin ağına geri dönelim…
Örümceğin marifetleri saymakla bitmiyor. Örümcek ağları kanın pıhtılaşmasında etkili olabilecek K Vitamini bakımından zengindir. Bu yüzden de yaralı kişinin kanamasını durdurmak için yüz yıllar önce sık kullanılmıştır. Varlıklarını yüz milyon yıldır sürdürdükleri düşünülmektedir…
İç içe yaşadığımız bu canlılar bizlerin sadık ev arkadaşları, ne yaparsak yapalım bizleri terk etmeyen dostlarımız. Onlardan öğreneceğimiz ne çok şey var.
Yazımızı Dostoyevski’nin sözüyle bitirelim.
‘’Ya odanda öldürdüğün örümcek bütün hayatı boyunca senin onun oda arkadaşı olduğunu sanıyorsa’’
Buket Işıkdoğan KÖSE