Yıl 2018… Ekonomi “papaz rüzgarına kapılmış” savruluyor. Ekran baykuşları seferberlik görev emrini almış, gün içinde dahi kanal kanal dolaşıp doların 14 ₺ olacağından başlayıp, “kan oluk oluk akacak” demeye kadar, her bir kötümserliği servis etme yarışında.
Şimdilerde, 3 yıl sonra dahi böyle bir dönemin hazırlıkları görülüyor. Ekonominin nabzı dolarda atıyor. Tansiyon gibi, bütün göstergeler ona bağlı: Dolar 10 ₺ olur mu? Merkez Bankası battı mı? Türkiye kepenk indiriyor mu? Bu soruyu kötümserlere sorsa idik… Yandı, bitti, kül oldu gitti. Kalan ne ki? "Dolar, borç, faiz, enflasyon ortada." diyecekti. Burada duralım...
İyimserler her zamanki gibi Rasyonel: “olur böyle şeyler: geçer geçer. “Biraz zorladı ama biz ne fırtınalı günler gördük, hallederiz.” düşüncesinde …
Buradan başlayalım Türkiye’de bir “kara bakan, kara gören” bir yan var sanki… Her bir şeye kara diyen, kara çalan, kara donlu, kara dinli ne varsa pek muteber. Atasözlerimiz de bizi haklı çıkartıyor: “Doğru kendini anlatana kadar, yalan dünyayı dolaşırmış.”
Tam geçen yıl bu zamanlar:
7 Mayıs 2020’de Twitter’da BBC Türkçe sayfasında (@bbcturkce) bir tweet vardı. Tweette,
“İngiltere hükümeti: "Türkiye'den alınan 400.000 adet koruyucu önlük İngiltere'deki standartlara uymuyor, kullanılabilecek durumda değiller." denilmekte idi.
Tweet 1700 RT; 3600 Beğeni almış.
Haberden ziyade, bir sitem tweet’i idi, sayfadaki. Olay her iki toplum açısından tam bir hayal kırıklığı... Böyle bir zamanda özensiz mal sevkiyatına mı yanmalı; yardım adı altında uygunsuz gelen mallara isyan edenlere mi kızmalı? Bir ekonomi hocası olarak, bundan üç otuz para kar etmeyi düşünen işletmelere mi söz söylenmeli? Kime isyan etmeli? Denetimsiz malı yollayana mı? Sevkiyatı kontrolsüz yapanlara mı?
İyi tamam da... Böyle bir tweeti beğenip, yüklü miktarda RT’yi görünce, hepten kolum kanadım kırıldı. Düşünebiliyor musunuz, bir olumsuzluğu yayma yarışı da var. Bu tweet neden bu kadar beğenilir ve RT yapılır? Bir olumsuzluk neden böylesine baş tacı edilir? Bundan kime ne fayda? Sanki bir kısım hızlı Gonzales’in alayı, gazeteci olmuş da “haber atlatmak” istemiyor. “Kesin bilgi yayalım” telaşında. Kendi kendine hakaret etmek, aşağılamak, kötülemek de vahşi bir mazoşizm olsa gerek.
Ben hala üzerine Mevlana'dan sözler yazılarak, davullu zurnalı sevkiyatı yapılan sağlık malzemelerindeyim. Gitti gitmesine de böyle bir zamanda bu durum hiç de yakışık almadı. Keşke olmasa, yaşanmasa idi. Bu yapılmazdı, hele bugün, bu zamanda hiç yapılmazdı.” diyorum.
Radyo ve TV’lerde haberlerde geçiyor olay: BBC’deki tweet tekrar tekrar okunuyor. İçim dışıma sığmıyor. Hala ihtimal veremiyorum. Yahu, vardır bir şey!… ama ne? Konduramıyorum. Bir yerlerden cılız da olsa "abuk" açıklamalar: “Yok, parasız gidenler onlar..” diyeni mi ararsınız? “bedava olunca bu kadar olur” diyeni mi? “buldun da…” diye başlayıp sonu bitmeyen özürü kabahatinden büyük cümleler kuranları mı?
Ertesi gün, 8 Mayıs 2020… Bu sefer İngiltere büyükelçisinin aynı sayfada haberin altındaki tweetini gördüm. Okumaya başladım ama sonu gelmedi. Nefesimi tuttum, tıkandım, boğuldum sanki... Büyükelçi cevap veriyor: Önce haberi sonuna kadar okuyor; büyükelçi ya... En sonunda “doğru değildir!” diyor…
“İngiliz Büyükelçi Chilcott: Türkiye’den yollanan 400 bin kişisel koruyucu ekipmanın kullanılmaz olduğu haberleri doğru değildir.”
Bu yazıyı yazarken aklıma takıldı. Acaba Büyükelçinin o tweetini kaç kişi gördü? diye merak ettim.
Tweet 38 RT; 199 Beğeni almış.
Şaşırma sırası bende şimdi… Yalanına 4 bin beğeni gelmişti, 1700 de RT…
Asılsız haberin düzeltmesine “tık” yok!
İşin aslı şu ki hem doğru, hem de güzel haberlere ihtiyacımız var. “Ekonomi bunun neresinde?” derseniz… Güven de ahlak gibi bir sermayedir.. üretim faktörüdür. Moral bozmadan, sıkı durmalı. Ekonomi her şeyden önce moral ve güvendir. “Dostun yüz karası, düşmanın maskarası” olmaya hazır olmak, Ancak kendimize zarar verir.
“Rasyonel beklentiler” diye ciltler dolusu kitabı var bunun. Umut olmadan geleceğe yol alınmaz.