İçinde bulunduğumuz düzeni,  savaş yolu ile değiştirmek mümkün olsaydı; çoktan bu yapılmıştı. Ancak bugün devletlerin elinde bulunan kitle imha silahları, sadece birbirini değil insanlığı da yok etmeye yeterdi. 80 yıl önce yaşanan savaşın çok ötesinde yıkımlar, katliamlar yaşanırdı belki. Hatta insanlık bugünkü medeniyetini kaybederdi.

Bu yüzden aya yolculuk, marsta koloni fikirleri bize çok garip gelmesin. Bir gün kaçıp gidecekleri bir yer olması fikri, her daim gündemdedir. Dünyanın sınırlarını zorlayanların her sabah uyandıklarında bir şeylerden şikayetçi oldukları kesin.  İnsanlığı da bu tehditle başka şeylere mecbur bırakmak da cabası. Devletler zaten yanındakine bakarak silahlanmaya devam ediyor. Komşu tehdidi başka bir sebep.

Her silahlanma çabası “Askeri Endüstriyel Kompleksin damarlarına dolar pompalıyor.” Şiddetin kendisi ve etkisi azaldığında en mutsuz kesim, silah tüccarları ve bu silahlara sahip ülkeler. Bu yüzden “aleme nizam verme” duygusu her makul ve mantıklı insanın yüreğinin bir yerlerinde çırpınan bir duygudur.

Salgın Hastalığa Karşı

Şimdilerde Corona pandemisi ile ortaya çıkan bu salgının durumu çok panikletici değil. Ana mesele sağlık sektörünün yeterince hizmet veremeyişi yüzünden, yatak ve yoğun bakım gibi alanlarda toplu ölümlerin olma korkusudur. Haliyle bu endişe sürecin katalizörüdür, hızlandıracaktır. Panik ve korku üzerinden ekonomileri, dolayısıyla ülkeleri çıkmaza sürükleyip, onlara ateşi gösterip sıtmaya razı etmek yeni bir kurgudur.  Sun Tzu yöntemidir.

Sun Tzu, “Savaş Sanatı” adını verdiği yaklaşık 3000 yıllık kitabında genel bir çatışma ortamından söz ederek, savaşçılara “saldırılamayacak bir kudrete ulaşmayı” ve savaşmadan kazanmayı önermektedir. Şimdilerde sağlık ile başlayıp "mali iflas"a doğru sürüklenen ülkeler ve ekonomiler yeni bir mağlubiyetin eşiğindedir. Ama sonuçta birileri emsali görülmemiş bir galibiyetin zaferini tadmaya hazırlanmaktadırlar.

Ekonomilerin Durumu

ABD, kendi ekonomisini bu badireden çıkarmak için, 1 trilyon dolarlık bir paket ile başlayıp Senatodan 2,2 tr. dolarlık bir paket geçirdi.
FED, 700 milyar dolarlık tahvil alımı taahhüdünde bulundu. Şimdilerde gerekirse, "ucu açık" demeye başladı.

IMF Başkanı Kristalina Georgieva "Her ülkeye gereken desteği vermeye hazırız." dedikten sonra ilk başvuru İran’dan geldi. Şartsız koşulsuz teslimiyet: yeter ki destek verilsin…. Bir hafta içinde başta İran olmak üzere, IMF ile görüşen ülke sayısı 100’e dayandı.
IMF’nin, 975 milyar SDR yaklaşık 1 trilyon dolarlık borç verme kapasitesi var. Bu pandemiye karşı bu "ateş gücü" nasıl ve hangi şartlarda kullanılacak?

İran'la ya da Venezuella veya İtalya ile ne pazarlıklar dönecek? IMF Türkiye, Kongo her hangi bir ülke ile siyasi meseleleri, öncelik çözüm meselesi yapıp, sonrasında ekonomik yardım mı verecek?

Üstelik İşsizlik ve yeni krizler kapıya dayanmaya hazırken sorun sadece salgın hastalık riski değil. İşletmelerin yarı çalışır-çalışmaz bir süreçte geçirmeye çalıştıkları bu durum çok uzun süreli devam edecek gibi görünmüyor. Şimdilik vergi benzeri yükümlülüklerine karşı erteleme, kredi ve tahsilat güçlüklerine finansal destek bir sun-i teneffüs ve havalandırma niteliğinde. Ancak bunun uzun süre bu şekilde devam etmesi beklenemez. Bu süreçte gereken desteği sağlayan işletmeler varlığını koruyacaktır.

Türkiye’de durumlar

Ekonomiye Corona etkisi yoğun bir şekilde nüfuz etmektedir.. Firma finansal yetersizlikleri sebebiyle, ücretli – ücretsiz izin dahil, işten çıkarmalar had safhadadır… Evden çalışma imkanı olanlar için kısmen bir kolaylık olsa da yevmiye hesabı çalışanların durumu hala endişe vericidir. Hesaplarda önü kış tutmak esastır.

Bütçe dengesi, mali disiplin zamanı değildir.   

Bütçe dengesi, mali disiplin zamanı değildir. Ekonomiden sesler gelmektedir. Bu durum artarak devam edecektir. İşsizlik ve gündelik usulü çalışanlar acil önlem beklemektedir. Sadece 1 milyon kişiye "1000 TL acil destek" götürülse dahi.. Devletin "üç günlük ödeyeceği faiz kadar" bir paraya karşılık gelir ki... Bu bile belirli bir nefes alma imkanı sağlayacaktır. Takvime bağlamak iyidir. peyderpey ödemeler yapılabilir. Bir de halkımız bireysel sorumlulukla hareket ederse: mesela kendisi yardım edemese dahi ilgililere haberdar etse bile bu dayanışma çaresizliklere çare olur.

Bu iş kısa sürede bitecek gibi değil.

Bu sürecin takvimi için 3 ay, normalleşmesi için bile bir yıl gerekebilir.

Devlet, bütçe ve  para basmak dahil TCMB  kaynaklarını kullanmalıdır. Bireyler ve firmalar bunu tek başlarına çözemez!...

DEVLET BUGÜNLER İÇİN VARDIR.