Ekonomik Güven Endeksi açıklandı. Buna göre, endeks temmuzda 100,1 değerinde iken ağustosta 100,8 değerine yükselmiş oldu. Bu değer 39 ayın en yüksek değeri olarak kayıtlara geçti. Göstergeler açısından moral verici bir durum. Endeks, Mayıs 2018’de 101.7 seviyesinde bulunuyordu. Ekonomik güven endeksindeki artış, reel kesim (imalat sanayisi), hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörü güven endekslerindeki artışlardan kaynaklandı. Reel kesim güven endeksi ağustos ayında 112,2, hizmet sektörü güven endeksi 116,1, perakende ticaret sektörü 110,3 oldu. İnşaat sektörü güven endeksi 100 puanın altında ancak o da toparlanma eğiliminde.  

Özellikle pandemi sebebiyle duran ekonomi, yeniden hareketlenmeye başladı. Bunun da yansıması göstergelerde görülmektedir. Şimdi bunun ne derece bir rüzgar oluşturacağını hep birlikte göreceğiz.

Ancak ekonomide göstergeler ne kadar toparlanma yönlü ise moraller de aynı ölçüde kırılgan. Geçen hafta TÜİK  ve TCMB işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Ağustos ayında bir önceki aya göre % 1,6 oranında azaldı.  Temmuz ayında 79,5 olan endeks, Ağustos ayında 78,2 oldu.

Geçen 12 aylık döneme göre mevcut dönemde hane halkının maddi durum endeksi, Temmuz ayında 57,9 iken, Ağustos ayında yüzde 5,8 oranında artarak 61,3 oldu.

Bir iyi, bir kötü haber vermiş gibi oldum. 

Türkiye Temmuz’un sonu itibariyle yoğun orman yangınlarına maruz kaldı. Yangınlar ormanlar kadar tarımsal üretime zarar verdi. Örtü altı alanlar da büyük ölçüde yok oldu. Bu yangınlar 15 gün boyunca devam etti ve en önemli tabiat varlıkları zarar gördü.  Türkiye’nin odağı bu yüzden bir den ülke içine döndü.  Ağustos’un ilk haftası  Karadeniz’de yaşanan sel felaketi iki şirin merkezin afet bölgesi ilan edilmesine yol açtı. Bozkurt ve Ayancık sele teslim oldu.

Zaten ekonomide dengeler bıçak sırtında. Pandemi beklenen şekilde gerilemiyor. Hala 18 milyon aşılanmayan yetişkin var. İşyerleri tedirgin…  İki ay çalışıp yeniden kapanma riski ve endişesi içerisinde. Devlet vergi tahsil edemez durumda. Ancak harcamalar dur durak bilmeksizin devam ediyor.  Ekonomi bir yanda cari açık, öte yanda faiz- enflasyon kısır döngüsü ve ihtiyaç duyulan finansmanın tedariki konusunda hazine ve maliye otoriteleri şapkadan tavşan çıkartıyor.

Son 10 yıla damgasını vuran mülteci sorunu, Afganistan’daki siyasi gerilim ve istikrarsızlık ile yeniden gündemin ilk sırasına taşındı. Türkiye dış politikada da odağını kaybetmek istemiyor. Libya’dan Afganistan’a kadar büyük bir coğrafyada etki alanı oluşturmak istiyor. Ancak Ermenistan ve Yunanistan’ın zeytin dalı politikası ile işbirliği yaklaşımları Türkiye’nin istediği sonuçlar. Ancak göçmen ve geçici korunma talep eden mültecilerin Türkiye’ye gelme ve geçiş ülkesi olarak Türkiye’yi kullanması iç siyasetin de gündeminde.

Bu aylar ekonomi dışı aktörlerin, ekonomiye yoğun baskı uyguladığı aylar oldu. Enflasyon düşecek derken yangınlar, çarşı pazarın ateşini yükseltti… Enflasyon sepetinde gıdanın çeyreklik payı fiyatları düşürebilirdi. Ama düşmeyecek. Aksine çarşı pazar fiyatlarının yükselmesi demek enflasyonun yüksekten seyretmesi anlamına gelecektir.

Bugün açıklanan tüketici güven endeksi konusunda beklentilerin düşmesi, aşağı doğru gelişen beklentiler yukarıdaki olumsuzluğun endekse yansımalarıdır. Endeks 2 puan kadar düşük seyretmesini böyle anlamak gerekir. Beyaz eşya ürünlerindeki talebin artması ise şimdilik ertelenen beyaz eşya talebinin, piyasa şartları gereği, tekrar yükselme ihtimaline karşı,  uygun fiyattan satın alınma isteği olarak açıklanabilir.

Ekonomi halen bir güven üzerinden devam ediyor. Güveni ve dayanışmayı yüksek tutmak, olumsuz göstergelerin de yıkıcı etkisini hafifletecektir. Okullar açılıyor çocuklarımızda okul heyecanı ailelerde salgın korkusu. Bu dönemler toplumun birbirine kenetlenerek aşabileceği dönemler. Uzman ve yetkililerin tedbir ve uyarılarına azami dikkat ederek aşılabilecek dönemler olarak görülmelidir.