Enflasyon rakamları geldi... Beklenen şekilde. İşsizlik rakamları derseniz, öyle... İşsizlerde azalma 250 bin kişi kadar. Hayat pahalılığını en çok üretici çekiyor. Yükün fazlası orada. Tüketiciler ise çarşı pazardaki fiyat düşüşlerinden memnun, ancak hala belirli seviyelerden aşağılara inme görünmüyor. Üretim tarafı maliyetlere yansıtamadığı bir fiyatlama ile zorlanıyor. Bunu uzun süre devam ettiremezler. "Nereye kadar?" demeye ramak kaldı. Üreticiler kısa sürede bir toparlanmayı görmek isteyecektir.
Ekonominin hali sadece Türkiye için bir sorun teşkil etmemektedir. Ekonomiler birbirine bağlıdır. Birindeki sorunun diğerlerine yansıması kaçınılmazdır. Bu yüzden iyileşme toplu bir özellik arz etmesi gerekmektedir. Üretim kadar satışlar, satışlar kadar tahsilatlar, hatta mal sevkiyatları da önem taşımaktadır. Sorunlu bir bölge, sorunlu bir ülke, geçiş yolları hatta lojistik firmaları dahi bu süreçte önemlidir.
İnsanların tahammül sınırları zorlandı zorlandı... Artık kontrollü de olsa "normalleşme" başladı. Yaz mevsimindeyiz. Halkın içeride tutulması, maske-mesafe koşulları gittikçe zorlaşmaktadır. Yeni varyantlar ve gelen Covid19 kaynaklı ölüm haberleri bir miktar tedirginlik verse dahi tercihler hayatın normal akışı yönündedir. Özellikle Rusya’da günlük 700’leri bulan ölümler, İngilizlerin bitmeyen yeni formüllerinin çözümsüzlüğü, Brezilya’nın çözülemeyen sorunu, Avustralya’nın ve İngiltere’nin yeniden kapanma eğilimi, İsrail’in herkesi aşılamasına rağmen yaşadıkları kolay anlaşılır durumlar değildir.
Buralardan gelen haberlerin sadece bir ekonomi için iyimser sonuçlar ifade etmesi yeterli olmayacaktır. Bu yüzden dayanma gücü olan ve bu stresi yönetebilen ülkelerin bunu çözmesinin ya da süreci kabul edilebilir şekilde yönetmesi makul bulunabilir.
1 Temmuz itibariyle Türkiye, kontrollü bir serbestleşme dönemine girdi. 16 aydır bütün ülkeyi saran bu cendereden çıkmak istiyoruz. Ancak ne jeo-stratejik gerilimler ne de siyasetin koridorları rahatladı. Dokunduğumuz her yerden sesler geliyor. Ancak güvenlik riski dışında en büyük tehdit ekonomiden… Özellikle hayat pahalılığı, çarşı pazar fiyatları yaz sezonu sebebiyle fark edilmese de önümüzdeki üç ay iyi değerlendirilmek zorundadır.
Tekrarda fayda var: Covid19 sürecinde dahi ihracat için konuşulan rakamlar 200 milyar dolar seviyesindedir. Bunun turizmle desteklenen yanı 50 milyar dolara yükselmesi muhtemeldir. “Bu salgın olmasaydı…” demiyoruz… Pandemi sürecinin bütün planları alt üst ettiği bir gerçek. Türkiye, potansiyeli ile çevresinin de etkilerini lehine çevirebilecek bir güce sahiptir. Ticaret yolu olmaktan, ticaret üssüne dönüşebilecek yatırım hamleleri ile bu süreçlerin makul ve mantıklı yürütülmesi mümkündür.
Pandemi döneminde gerek kapanma gerekse de aşılama süreçleri ile kontrol altında tutulmaya çalışılan sürecin olumlu etkilerini, toplum olarak görmeye hazırız. Aşılamalar günlük milyon milyon devam etmektedir. Kritik eşiklerin aşılması, tedbirlerin devam etmesi aynı zamanda kontrollü kriz yönetimi Türkiye için başka fırsatların önünü açmaktadır.
Başka Türkiye yok. Moral bozmak, sağa – sola höykürmekle çözülecek bir mesele yok. Pandemi sürecimiz bitmedi!.. Kontrollü serbestleşmede, kontrolü kaybettiğimiz takdirde altı ay daha kapanma kaçınılmaz olacaktır. Eninde sonunda bu pandemi bitecek...
IMF ve Dünya Bankası Türkiye'nin, 2021 yılındaki büyüme tahminlerini son bir yılda defalarca revize etmiştir. Büyüme beklentileri %6-8 aralığındadır. Bunun da ötesinde bu beklentilerin üstünde bir sonuçla karşılaşmamız sürpriz olmayacaktır. IMF ve Dünya Bankası ile kredi derecelendirme kuruluşlarının ekonomiye yönelik tahminleri bunun ilk habercisidir.