Değerli okuyucularım bugünkü köşe yazımızda 10 Ocak Cuma günü Büyükşehir belediye başkanımız sayın Tunç Soyer ile yaptığım görüşmeden sonra edindiğim bilgileri ve kendi analizimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Özellikle şunun bilinmesini isterim ki ben CHP’li kimliğimle köşe yazarıyım. Büyükşehir belediye başkanımız sayın Tunç Soyer ile yol arkadaşlığımız dışında resmi bir statüsü olmamakla beraber basın kanadında sahadan sorumlu bir insanım. Periyodik olarak da sayın başkana saha bilgilerini düzenli olarak sözlü ve yazılı olarak aktarıyorum. Bunu bilinmesinde fayda vardır.

Sayın başkanımızla yaptığım görüşmede CHP ilçe kongreleri sonucunu ve bugüne kadar belediyenin icraatlarını değerlendirmeye çalıştık. Herkesin de çok iyi bildiği gibi Tunç beyin siyasi kanadı olarak bilinen güruh ilçe başkanlığı seçimlerinde kelimenin tam anlamıyla yere çakılmış ve büyük bir başarısızlığa imza atmıştır. Bu başarısızlık elbette büyük rahatsızlıklara yol açacaktır. Sayın başkan Tunç Soyer günde 4-5 saat uykuyla İzmir’e nasıl hizmet ederim diye büyük özveri gösterirken siyasi kanadında yer alanlar büyükşehirden aldıkları büyük güce rağmen maalesef başarısızlığa uğramışlardır. Bir de durumdan vazife çıkaran, kendisine ben Tunç Beyin yakınıyım, danışmanıyım, asker arkadaşıyım diye siyasi güç ilan etmek isteyen siyasi zübükler var ya onlar da sarayda büyük rahatsızlık yaratmıştır. Bu sahtekarlar için büyükşehir belediye başkanımız bir genelge yayınlayacağı gibi bu sahtekarlara karşı da gereken yasal işlemleri yapacağından kimsenin şüphesi olmasın. Partili yoldaşlarımız da bu siyasi zübükleri anında Büyükşehir’e bildirirlerse bu tür soytarılıkların önüne geçilir. Özellikle şunun da bilinmesi gerekir ki kamuoyunda bilinçli olarak lanse edilen Tuncay Özkan ile sayın başkan Tunç Soyer arasında gerilim var imajları son derece yanlıştır. Söylenenlerin aksine aralarında güzel bir dostluk bağı vardır. Buradan medet umanlar kusura bakmasınlar. Sayın başkanla sayın Tuncay Özkan arasında birilerinin aktardığı gibi bir çatışma yoktur. Nereden mi biliyorsun derseniz, aslolan sahibinin beyanlarıdır. Arif olanlar anlar.

Sayın başkan göreve geldiğinden bugüne kadar geçen süre zarfında tatlı dili, güler yüzü, arka sıralarla olan iletişimi, bazı belediye başkanlarımızın yaptığı gibi güç zehirlenmesine uğramadan her telefona cevap vermesi, uzlaşıcı kişiliğiyle CHP genel merkez tarafından yaptırılan bir anketle yüzde 58 ile seçildiği İzmir’de bugün yüzde 61.4 bandına ulaşmıştır. Yani İzmir halkı kendini bağrına basmıştır. Amaaaa sıkıntı, başkan kadar özverili olmayan, halen başına buyruk başkanın ardından iş çeviren deyim yerindeyse bildiğini okuyan bazı görevliler ya da yetkililerdir. Sayın başkan bugüne kadar atamalarını parti içindeki dengeleri gözeterek yapmıştır. Özellikle şunun bilinmesini isterim ki görevlendirdiği siyasi kanadın çökmesini de göz önüne alarak il başkanlığı seçiminden sonra çok önemli tasarruflarda bulunacaktır. Başkan şunun bilincindedir. Şirketlere yapılan atamalardaki kişilerin (burada sıfat belirterek kimseyi hedef göstermeyeyim) özünde bu atamaların sağlanmasını sağlayan kişilere bağlı olduğunu, sözde kendine bağlı olduğunun farkındadır. Bunun içindir ki sayın başkan Tunç Soyer belediye çalışanları için biraz daha zaman ayırıp, onları ciddi bir takip atına alacaktır. Yani kelimenin tam anlamıyla bütün çalışanlar sıfatları ne olursa olsun başkan tarafından bizzat izlenecektir. İzmir kamuoyu da bilir ki şirket atamalarındaki genel müdür yardımcıları, yönetim kurulu üyelerinin çoğu Tunç beye sözde bağlıdır. Özünde kendilerinin oraya konmasını sağlayan siyasi erke tabidirler. Sayın başkan da bunun pekala farkındadır. Bunun için de gereğini yapacaktır. Hem başkana yakın olacaksınız, siyasi atamaları sağlayacaksınız hem Tunç başkanın altını oyacaksınız, atamasını sağladığınız kişiler size tabi olacak, Tunç beye şeklen bağlı olacak. Eeeeee zamanı geldi, adama dur derler. Kimlerin Tunç beyin ekibi geçinip de o koltuk da gözü olduğunu ben de bilirim, İzmir kamuoyu da bilir, her şeyden önemlisi Tunç bey de bunu çok iyi biliyor.

Büyükşehir belediye başkanımız Tunç beyin kamuoyunda siyasi kanadı olarak bilinen sayın Rıfat Nalbantoğlu ve sayın Murat Bakan yukarıda belirttiğim gibi duvara toslamışlar ve siyasi bir başarısızlığa imza atmışlardır. Oysa bu ikilinin bazı atamalarda çok önemli rolü olduğunu hepimiz biliriz. Bu iki siyasi erk kendilerine doğru dürüst bilgi veren ekip arkadaşlarını dışlayıp ya da biraz hafifleterek söyleyeyim dikkate almadan kendini delege ağası zanneden siyasi zübüklere inanmak gafletinde bulunmuşlardır. Siyasi dostları bu iki erke çok önemli bilgileri vermesine rağmen ısrarla kendi görüşlerinin doğrultusunda hareket etmişlerdir. Bunlara da bir örnekleme yapalım. Bayraklı’da seçim kaybetmek inanın üniversitede doktora tezi olarak işlenebilir. Sayın Nalbantoğlu’nu, dostları o kadar ikaz etmesine rağmen dediğim dedik çaldığım düdük imajından kurtulmayıp büyük bir yanlışa imza atmış bunun faturasını da ağır bir biçimde ödemiştir. Yine Bornova’da Selma Nalbantoğlu’na Rıfat Nalbantoğlu’na olan tepkiden dolayı büyük haksızlık yapılmış, özellikle İzbeton genel müdür yardımcısı Kudret Yiğit hem Bayraklı’da hem de Bornova’da belli güçler tarafından siyaseten linç edilmek istenmiştir. Oysa burada bilinmesi gereken sayın Kudret Yiğit, Rıfat Nalbantoğlu ile hareket eden, benim de çok değer verdiğim bir kardeşimdir. Kudret sanki günah keçisi oldu, önüne gelen yüklendi, sosyal medyada linç edildi, milletvekili ve belediye başkanına karşı yarıştı ama yalnız bırakıldı. Kudret Yiğit’e yapılan saldırıların özünde insanların gözden kaçırdığı bir şey var. Burada asıl yıpratılmak istenen Kudret Yiğit değil Rıfat Nalbantoğlu’ydu. Kudret Yiğit’e kimse sahip çıkmadı. Siyaseten linç edilmek istenen Rıfat Nalbantoğlu’ydu.  Değerli okuyucularım, bakın çok iddialı şekilde yazıyorum, sayın Nalbantoğlu ve sayın Bakan’a bilgi getiren insanların birkaçı da maalesef CHP’ye oy vermeyen zatı muhteremlerdi. Bunları bile göremiyorlarsa kusura bakmasınlar siyaset duvarın arkasını görme sanatıdır. Buca’da seçimin 3-5 oyla kaybedileceğini söyleyenleri dikkate almayanlar, Bayraklı ilçe başkanlığını kazanan Pınar Susmuş’a ‘Sen kimden izin aldın ki aday oluyorsun’ diyenler şimdi ne oldu? Siyasi kanadın elinde bölük pörçük bir Karabağlar var. (Karabağlar ilçe başkanlığını kazanan sayın Mehmet Türkbay benim sevgili dostumdur) Karşıyaka’da beyaz listeye çalışıp Tunç beye ‘İzmir’i beyaz yakalılara, masonlara teslim etmeyeceğiz’ diyen zihniyet, eyyy siyasi erk şimdi ne yapacaksınız? Demek ki örgüt, yukarıdan emirle dizayn edilmez. Hiçbir güç örgütten daha büyük değildir. Hani Tunç beyin yanındaydınız? Geçin bunları. Sizin sevdanız Tunç beyi korumak kollamak değil de kendinize siyasi ikbal yaratmak. Şimdi çok iddialı bir cümle kullanıyorum. Yalanlayacak biri varsa hemen bekliyorum. Sayın Rıfat Nalbantoğlu’nun başarısızlığını isteyen ben miyim yoksa ekip arkadaşı olarak bilinen Murat Bakan’ın bu konuda bir dahli var mıdır? HERKES ŞUNU İYİ BİLSİN Kİ SAYIN MURAT BAKAN VE RIFAT NALBANTOĞLU ARASINDA SİYASİ BİR GERİLİM VARDIR. BU DA İLERİDEKİ GÜNLERDE TUNÇ BEYİN BÜYÜKŞEHİR’DE ALACAĞI KARARLARA YANSIYACAKTIR. HERKESİN ŞUNU İYİ BİLMESİ GEREKİR Kİ, BÜYÜKŞEHİRDE BİRİLERİ TARAFINDAN GAZABA UĞRATILAN ÇOK DEĞERLİ BÜROKRATLARIMIZ HAK ETTİĞİ GÖREVİ SANIRIM ALACAKLAR. HERKES ŞUNA HAZIR OLSUN Kİ ŞİRKETLERE YAPILAN ATAMALAR HANGİ DÜZEYDE OLURSA OLSUN GÖZDEN GEÇİRİLECEK VE GEREĞİ YAPILACAKTIR. ŞU ANDA GÖREVDE BULUNAN AMA LAY LAY LOM DİYEN, GÖBEKTE BİRİLERİNE BAĞLI OLAN BAZI BÜROKRATLAR DA AYAĞINI DENK ALSINLAR.

Görünen odur ki bu siyasi başarısızlıktan sonra kamuoyunca da sıkça dile getirilen, genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisiyle devam etmek istediği sayın Deniz Yücel’in önünde il başkanlığı seçiminde bence çok önemli bir engel kalmamıştır. Eğer bir eksen kayması olmazsa bütün yollar Deniz Yücel’e çıkıyor. Fakat siyaset öyle gariptir ki umulmadık bir gelişme Tuncay Özkan faktörüyle Konak ilçe başkanı Osman Çağrı Gruşçu’ya çıkabilir. Gruşçu, ciddi bir aday olabilir. Yine rüyamda gördüm. Benim çok sevdiğim ve değer verdiğim, Selçuk belediye başkan adaylığı direkten dönen dopdolu bir Emir Cömert var ki acaba plasede mi duruyor yoksa bir dönem sonrasının adayı mıdır bu konuyu cidden iyi düşünmek lazım. Daha önce lanse edilen Devrim Barış Çelik ismi şimdilik buzdolabına konmuştur. Eğer Devrim Barış Çelik bugün aday olmuyorsa ya da olamıyorsa sanırım bunun siyasi sorumlusu yukarıda bahsettiğim başarısızlıktandır. Özellikle büyükşehirdeki takipçilerimin şunu bilmesini iyi isterim ki Mart ayı hem vergi ayıdır hem soğuk bir aydır, zemherinin en yoğun yaşandığı zamandır. Büyükşehirdeki atamalar çok ciddi şekilde zemheri ayını ısıtacaktır diyelim yorumu size bırakalım.

Bu yorumlarımın hepsini sayın başkana yazılı olarak verdiğim için burada bazı kişileri ve kurumları çok açık olarak belirtmedim. Okuyucularımın hoşgörüsüne sığınıyorum.

HOŞÇAKALIN, SEVGİYLE KALIN…