Enerji bir zorunlu ihtiyaç. Yoksa eğer o bağımlılık ülkeyi kilitler de "70 cente muhtaç" hale geliriz. Bunun için kendi petrol ve gazının olması iyidir. Az çok demeyelim. bir kuyu maliyeti 100 milyonlara bedel. O yüzden buldukça işletmek iyidir. Dışarıya az bağımlı olunur. Yurt dışına döviz çıkışı olmaz. İçeride bolluk bereket maliyetlere yansır. Başkalarının belirleyeceği fiyata bağımlılık olmaz. Enflasyon ona göre düşük olur. Üretim canlanır. İstihdam olur.
Cari Açık Meselesi
Dışa bağımlılıkta birinci sorun cari açıktır. Cari açık ülkelerin en önemli göstergesi haline gelmiştir. Sadece bu veri ile dahi ülke ekonomisi hakkında fikir yürütmek esas olmuştur. Bazı ekonomistler “açık sorun değil, önemli olan finansman.” derken cari açık veren ekonomilerin yakalandığı hastalığın ne zaman o ülkeyi yatağa düşüreceğini ihmal etmektedir. Şöyle ki ekonomiler açığın finansmanını sağlarken daha çok borçlanmayı tercih etmektedir. Borcun da faiz gibi bir yükü var ki ülkenin ürettiği kaynakların yurt dışına transferi anlamına gelmektedir. Milli gelirin azalması ve refahın düşmesine yol açan bir kısır döngüdür.
Ülkenin cari açık vermesi yurt içi üretimin yetersiz olması anlamına gelmektedir. İthalat yoluyla yurda giren başka ülkelerin üretimleri ise zamanla yurt içi firmaların da üretimden çekilmesine yol açabilir. Talep devam ederken içerideki üretimin düşmesi işsizlik olarak karşımıza çıkar. Yeniden içeride üretimin canlandırılması hatta rekabetçi hale gelebilmesi için pek çok teşvik gerekebilir. Bütün bunlar için temel sorun sadece finansman da olabilir.
Bu yüzden yurt içi kaynaklar ithalat yoluyla yurt dışına gittikçe eldeki avuçtaki eksilecektir. Yetmediği yerde borçlanmaya başvurulur. Borçlar, faiz sebebiyle milli gelirin daralması refahın azalması anlamına gelecektir. Cari açığı tetikleyen ve en çok etkileyen kalemlerin başında enerji girdisi gelmektedir. Uluslararası ekonomik bağımlılık sebebiyle petrol ve doğalgaz üreten ülkeler şanslı konumdadır. Üretemeyenlerin muhtaçlığı o ülkeleri bağımlı hale getirmektedir. Bu yüzden birinci mesele bu bağımlılığın üstesinden gelinmesidir. “ya bu enerjiye muhtaç olunmayacak, yurtiçi kaynaklarla bu sorun çözülecek; ya da kaç para ise parası ödenip ithal edilecektir”
Türkiye yetersiz enerji kaynakları sebebiyle ithalata mecbur durumdadır. Yıldan yıla farklılaşmakla birlikte Türkiye’nin %7 gibi rekor büyümeyi yakaladığı 2017 yılında enerji talebi 54 milyar metreküpe kadar ulaşmıştır. Sanayi kesimi, ülkede kullanılan doğalgazın yaklaşık üçte birini kullanmaktadır. Sanayide dişliler dönmeye başladıkça kullanım artacaktır. Kendi doğalgaz kaynaklarımız yoksa bu ihtiyaç yurtdışından karşılanacaktır. Bunun için yerli enerji kaynaklarımızın olması önemlidir. 2019’da 45 milyar metreküp ile genel bir tüketim gerçekleşmiştir. İmalat ve sanayi çalıştıkça tüketimin artacağı 2017 verisinde de görülmektedir. Bir anda 10 milyar metreküplük artan enerji tüketimi Türkiye’nin borç miktarını arttırmaktadır.
Doğalgaz Bulundu
Haberler ilk Reuters aracılığıyla yayıldı. Perşembe günü cumhurbaşkanından önce geçtikleri haberler ilginçti. Reuters perşembe günkü haberlerinde, "Türkiye 20 yıllık rezerve ulaştı" diyor... İyi hoş da En fazla Yunan medyası ile Fransızlar mutsuz! bağırıyorlar: " Türkler silahlanıyor, gazı da buldular.. biz de papazı bulduk" diyor yorumcular.
Allahım sen biliyorsun durumları, dua yerine sayıver yarabbim‼️" demesem olmaz.
Reuters Perşembenin gelişi Çarşambadan belli dercesine haberlere Çarşambadan başladı. Onların ilk açıkladığı rakam 700 milyar metreküp idi. Bu da Karadeniz rezervinin %10'u... Reuters'in geçtiği bilgilerde "1,5 ay önce Türklerin gaza ulaştığı" söylenmekte idi. Rezerv, ölçüm, analizler derken.. konunun kamuoyu ile paylaşılması "bir ayı buldu" diyor.
İlk defa bu denli bir açıklamaya şahit oluyorum. Karadeniz’de Türkiye’nin bulduğu 320 milyar metreküplük rezervler önemlidir. Gerekli teknolojik altyapı ve üretime geçiş için gereken 3 yıllık süre ve yıllık 10 milyar metreküplük işleme kapasitesinin psikolojisi dahi önem arz etmektedir. Türkiye’nin enerji dağıtım merkezi olması çok farklı avantajları da beraberinde getirmektedir.
Karadeniz’de Deniz Yetki Alanları daha da belirlidir. Münhasır Ekonomik Bölge sorunu yoktur.. kavga yoktur. Bulgaristan da Romanya da rezerv tesbiti yapmış ve çıkarmaktadır. Karadeniz’de Türkiye’nin ulaştığı rezervler Karadeniz’in toplam rezervinin %5’inden daha azdır. Uluslararası şirketlerle bu bölgede arama ve işleme faaliyetlerini sürdüren ülkeler vardır. Türkiye de bu anlamda ikili anlaşmalar yapabilir.
Ekonomik değeri açısından bakıldığında, bulunan doğalgaz şimdiki tüketime göre Türkiye’nin 7 yıllık ihtiyacını karşılayacak durumdadır. Onar milyar metreküp çıkarılması halinde 30 yıllık bir rezervdir. Yenileri de gelecektir. Mevcut bulunan rezervler ihracat için yeterli değildir. Ancak iç tüketimdeki uyandırdığı psikoloji dahi yüksek etki uyandırmak için yeterlidir.
Parasal Değerine Gelince
Sonuçta Türkiye doğalgaz için yılda 12-13 milyar dolar ödemektedir. Bunun dörtte birinin dahi ülkede kullanılması; getireceği teknoloji ve oluşturacağı istihdam bile pozitif katkılar sunacaktır. Ayrıca Türkiye, merkezi yönetim eliyle yılda sadece 50 milyar ₺ yatırım yapabilir bir konumda iken, ekstra her kuruş çok kıymetlidir. Öncelikle teknolojik altyapının finansmanı için de cesaret verecektir. İlk anda çıkarılması ve işlenmesinin 6-7 yıl süreceğine yönelik açıklamalar olmuş olsa dahi etkisi, sinerjisi bile bambaşka olacaktır. Ancak hükümet bu konuda kararlıdır: Gaz bir an önce işlenmeye başlayacaktır.
Ülkemizin kendisine ait sismik ve sondaj gemileri vardır. Daha keşfedilecek çok doğalgaz kaynakları bulunmaktadır. 5 yıl öncesine kadar sondaj gemisi olmayan bir ülke olan Türkiye, arama çalışmaları için yabancı şirketlere 1-2 aylığına yaptırdığı sondajlar için çeyrek milyar dolarlar öderken bugün gelinen nokta göz kamaştırıcıdır. Karadeniz’de 2 kuyu açıp doğalgaza ulaşmak başka bir önemli konudur. Ve yeni rezervler olabileceği görüşünü güçlendirmiştir.
Bulunan doğalgaz yeni fırsatlar da sunmaktadır: Başta sona eren doğalgaz kontratlarında yeni ve daha uygun fiyatlar teklif edilebilir. İkinci olarak, elbette yeni enerji nakil hatları gündeme gelecektir. Türkiye nereden baksak enerjide önemli bir aşama katetmiş durumdadır.