"Tren kalkıyor, raydan çıkmış bir vagon nereye giderse oradadır şair’’
(Engin Turgut)
1830 yıllarından itibaren öncelikle İngiltere’de ve daha sonra tüm dünyada kullanılan Demiryolu, insanlık için bir devrimdir.
Osmanlı topraklarında demiryolunun tarihi 1851 yılında Kahire-İskenderiye demir yolu hattının imtiyazının Osmanlı’ya verilmesiyle başlamıştır. Bu tarih Türk Demiryolları için bir milattır.
Büyük devletler kendi çıkarları doğrultusunda, Osmanlı toprakları üzerinde demir yolları ağları örmüşlerdir. Sanayi devriminin başlamasıyla birlikte daha da önem kazanan demiryolları, bu ülkelerin iktisadi ve siyasi çıkarları doğrultusunda şekillenmeye başlamıştır.
Büyük bir imparatorluğun çöküşüyle birlikte, tüm imtiyazlar yabancı devletlere geçmiş, onların denetiminde ülke dışı ekonomilere, siyasi çıkarlara hizmet etmeye başlamıştır. Cumhuriyet sonrası dönemde milli çıkarlar doğrultusunda yeniden yapılandırmıştır. Özellikle savaş dönemlerinde stratejik bir önem kazanan demiryolları, günümüzde de önemini sürdürmektedir.
Birçok türküye, şiire, romana konu olan milli değerlerimizin, (Devlet Demiryollarımızın vs.) özelleştirme adı altında yabancı şirketlere satışı, Osmanlı çöküş dönemindeki hataların tekrarı olmaz umarım. Devlet Demiryolları çalışanlarının da yaşamını etkileyecek olan bu adımlar kaygı verici! Çalışanları ve ülke açısından doğacak yanlışları bu konunun bilenlerine bırakmak, onlardan dinlemek, onlardan okumak gerek elbette.
Ne demiş usta şair Ataol Bahremoğlu;
‘’Şimdi bir tren penceresinden, başka yaşamlara bakar gibiyim’’
DEMİRYOLUNDAKİ ÇİÇEK
Sen ey, tutup şu demiryolunda
açan çiçek!
Başka yer mi yoktu ki bu dünyada,
başka yaz?
Dilek hangi havayı değiştirmek?
Ne ki ömründe bu taş, demir
tedirginliğ.
Canım yapraklarında, dallarında
bu kir, pas?
…
…
İlhan Geçer